Bir Lise Dünü:)

Sisli bir haftaya başlamanın romantizmi içinde, gülümsüyorum Pazartesi’ye. Kulaklarımda Depeche Mode… Somebody diye bir şarkısını dinliyorum. Çok eskilerden bir şarkı. Şarkılar benim zaman makinemdir. Tazelenmek için, en taze hissettiğim şarkıları dinlerim. Birden o yollara giderim tüm zerrelerimle. İçim dışım enerji dolar. Eğer kalabalıkta değilsem, kaparım gözlerimi, her detayla dinlerim melodileri. Şu anda olduğu gibi…

Dersaneye giden küçük bir kız….

Çok yakışıklı biri var yolda. Her dershaneye giriş çıkışta, görüyor kız bu aşırı uzun ve yakışıklı delikanlıyı. küçük kızın etrafında küçük kız arkadaşları var… Gülüşüp, itişiyorlar delikanlının yanından geçerken. Güzel küçük kız çok keyifli ve çok heyecanlı. Çünkü yakışıklı delikanlı sürekli ona bakıyor:) Sadece ona… Harika bakışmalar, ürperişler:))) Kız da çoook güzel ama:) -azıcık şınarayım:))- Alışık böyle bakılmalara falan da delikanlı çok hoş:) Kızın da dikkatini çekiyor yani:)

Ve işte o an!

Bir gün delikanlı kızın yanına geliyor. Kızın kalbi hızla atıyor, kulaklar oluyor domates kırmızısı:)) “Merhaba” diyor delikanlı. Artık zaten yabancı gibi değiller. Günlerce bakış bakış üstüne “Merhaba”:) E nihayet yaniii! Kız da diyor “Merhaba” Delikanlı diyor ki seninle konuşmamız lazım. Kız diyor ki “Tanımadığım tiplerle konuşmam pek:) Ne konuşacağız? Şimdi söyle:)” Delikanlı “Ben seni tanıyorum.” diyor. Kız şaşırıyor. “Nerden? Ben çıkaramadım?” Yani görse kesin çıkartırdı elbette.

Boy 1,97!!! Koz da 1,77:))

“Rüyalarımdan tanıyorum seni.” diyor delikanlı. Ama gözler dolu dolu falan:))) Kız şokta:) “Amanın!” diyor, acil delikanlının yanından uzaklaşırken:) Kız diyor içinden “Bu sahtekar, yalancı, düzenbaz kim bilir neler planlıyor benim için?! Eyvah! Manyak bu ya da! Tüh! Çok da hoş çocuktu…” Bu arada o zamanların tabiriyle “Geyik” de tavan yapıyor:) Geyik Muhabbeti:) Tüm gün yerlere yata yata anlatılıyor delikanlının hali:) Kız hem çok eğleniyor hem de içinden diyor “Ya havalı çocuktu..:) Rüya da nerden çıktı şimdi? Gel senden hoşlandım falan de! Ne bu rüya bilmem ne! Bu kadar şaibeli şey niye ki?!:)))”

Ama delikanlı vazgeçmiyor:))

Yine dershane kapısında öylece bekliyor:) Ve yine bir gün kıza yaklaşıyor. “Bir yerde oturmamız, konuşmamız mümkün mü?” Kız kabul ediyor. Ama manyak olma ihtimalli delikanlı ile kız görüşmeye tek başına elbette ki gitmiyor:)))) Serpil ve Arzu gidiyorlar hamburgerciye:))) Can zaten bekliyor masada:) Adı Can”mış:) Öğreniyorlar işte isimler, yaşlar, memleketler falan falan:)

Mimar Sinan Üniversitesinde Mimarlık öğrencisiymiş!

Can anlatıyor hikayesini. Arzu’nun yanında Serpil de dinliyor tabi bu romantik hikayeyi:))) Ay şaka gibi tabi:) Çocuk çok hoş ama! Ama çok da tehlikeliiii! Bir liseli kız için son derece cazibe içeriyor yani:) Bir de kız lise aşkını unutmaya kesin karar vermişken:) Lise bitiyor tabi… Ve karşısında daha üniversiteye gitmeden bir üniversiteli yakışıklı:) Neyse bunlar muhabbet, sohbet, hamburger, kola:) Öylece işte biraz konuşup ayrılıyorlar. Masada tabi kola falan da dökülüyor arada:) Çocuk saatine bakarken masaya kola dolu galon bardağı boşaltıp aşırı komik oluyor falan:) Eğlenerek geçen gün, eğlenerek bitiyor… Serpil ve Arzu konuşup kaynatıp duruyorlar Can’ı:) Ölçüp tartıyorlar kendilerince:) Bu çocuk da nerden çıktı?

Hırlı mı hırsız mı?

Delikanlı her gün geliyor. Her geldiğinde hızla ayak üstü konuşuluyor. Doğum günü, okuduğu lise, oturduğu yer. Azar azar söylüyor kız:) Bu yakışıklının çok da havalı kırmızı spor bir arabası var:) Ama kız asla binmiyor:) Aaaa tanımıyor ki:) Necidir belli değil!!! Ama tüh ya! Keşke komşunun oğlu olsaydı ya! Hani tehlikesiz! Gezselerdi! Ama yok:) Arzu, kankası Serpil yanında olmadan konuşmuyor bile yakışıklı ile:))) Can kızın üstüne öyle çok düşüyor ki, havası kaçıyor yavaş yavaş:) Arzu ve Serpil hatta dalga bile geçmeye başlıyorlar çocukla.. Hep uzaktan, hep ayak üstü muhabbetler.

Depeche Mode….

Yakınlarda bir yerlerde Depeche Mode çalarken, kız “Güzel şarkıdır.” diyor. Aslında öylesine diyor. Ertesi gün çocuk Depeche Modu un albümünü getiriyor kıza… Kız almak istemiyor. Tanımadığı birinden bir şey almaz ki! Ama alıyor:) Büyük ısrar.. Büyük emek…. Ve kız eve gidince dinliyor… Bu şarkı da onlardan biri işte… Can Arzuyu arıyor da telefonla. Ve ailesi ile tanıştırmak istiyor. Çünkü rüyasında görmüş Arzuyu…

Evleneceği kızı görmüşmüş rüyasında:)) Ve bu yüzü arıyormuş aylardır… – Hala merak ediyorum acaba doğruluk payı var mıydı???:)-

Arzu iyice tedirgin oluyor. Artık konu Arzu’nun annesine açılıyor:)) Anne tabi daha da pinpirikli:) “Aman! Sakın alakan olmasın!” diyor. Ama delikanlı ısrarla geliyor dersaneye. Arzu tedirgin. Ama çok şeker çocuk. Bir taraftan da komik:) Hem dalgasını geçiyor Arzu hem de aşırı harika şeyler hissediyor:) Kafa karıştıkça karışıyor. Kız gülüyor, eğleniyor ama delikanlının davetlerini kabul etmiyor. Ailesi ile de tanışmıyor.

Arzu’nun doğum günü geliyor… 21 Aralık:)

Kız okulunda:) Doğum gününde bahçede geziniyorlar İşte. Üstünde okul forması:) Birden Can’ı görüyor Arzu. Kocaman bir adam kapıda dikilmiş, çok da kısacık boylu bir öğretmen ile neredeyse tartışıyorlar:))) Okula öyle yabancılar nasıl sorgusuz sualsiz girsin ki?! Arzu Can’ı görünce saklanıyor. Endişe de ediyor. Taaa okula gelmiş:) Üstelik habersiz:))) Halbuki doğum günü sürprizi yapacak delikanlı.. Ya kızım sen neden böyle davranıyorsun?! Ama İşte anne de demiş alakan olmasın… Kız söz dinliyor…

Can elinde hediyesi, geri dönüyor okula bakınarak…

Ama gidiyor.. Beklemiyor. Belki de Arzu’yu görüyor arkadaşlarıyla gülerken. Ve aramıyor da Arzuyu… Can, vazgeçiyor o gün.. Ama neyden? Kötü biriydi de planlarından mı vazgeçmişti Can? Yoksa çoluk çocukla muhabbetten mi vaz geçmişti? Bunu kimse bilmiyor… Aslında zaman içinde gidilen yolların dışındaki yollar hiç bilinmiyor… Sadece tecrübe ettiklerimizin bilgisi ile tecrübeli sayıyoruz kendimizi. Acaba, yeterli mi…?

Oysa sonunu bilmediğimiz öyle çok hikayeyi bırakıyoruz ki öylece bir yerlere…

Belki kendimizi korumuş oluyoruz, belki de yaşanacak güzelliklerin o sürprizli paketlerini açmamış oluyoruz? Hangisi? İnsan yaptıklarıyla mı pişman olur daha çok? Yoksa yapmadıklarıyla mı? Sonra bir şarkı çalıyor. İnsan o ana gidiyor. O anın tüm detaylarına dalıyor. Cildini bahar boyuyor o hisle. Güneş o an ozonu delik olmayan bir gökyüzünden gülümsüyor. Tüm meyveler organik. Dünya tertemiz….

Can.. Özür dilerim… Arzu.. Senden de özür dilerim…

Yani evet. Dikkat etmeli insan. Bilinmeyen içinde mutlaka tehlikeler vardır. Farkındalıklar olmalı. Ama kestirip atmak, belki de haksızlık. Bazen bazı şeyler gerçek olmayacak kadar mükemmeldir. O an inanmamak bize denge sağlar. Ama dengesizliğin asıl amacı gerçek dengeyi bulabilmektir. Rüyasında birini görüp onu arayıp bulduğunu söyleyen bir delikanlıya inanmamak doğru gibi. Ama ailece tanışsana. Araştırsana! Anlasana! Kaçmasana! Bir de kalbini şımarıkça kırmasana…

Yapmasana bunları…..

Çok aldıklarımız hep değersizdir. Büyüdükçe bunu anlayan insan, bundandır duygularını anlatmakta cimrileşir. Çünkü kişi kendinden bilir işi. Ne kadar verirsen, o kadar alamazsın. Ama bu hatalı bir iletişimdir. Dengede almak ve vermek güzel olanı. Ne yerle yeksan olacak insan ne de Mısır’a Sultan olacak yani. “Sev seni seveni” diye başlayan atasözündeki gibi… Ama dengeyi bulmak için de şans vermeli…

Şans…

Bu sabah elimde telefon güzel bir müzik ararken, kendi duygu arşivimden bu çıkıverdi:) Sosyal medya hesabımda paylaşacağım şarkıyı da. Hatta yazımın sonunda da paylaşırım:) Bu arada Serpil’e de selam olsun:) Lise… Güzeldi… Daha az cimri… Daha neşeli… Herkes hayatta ve Covit de yoktu… Ya bugün?

Bugün en güzeli!!!:)

Çünkü zaman sana şans vermiş, ilerlemişsin. Neler neler yaşamış ve lezzetlenmişsin. Evet, şarkıların birikmiş bak:) Yaşadığın ve yaşamadığın anlar üstüne muhasebeci bile olmuşsun:) Bu muhasebeler öyle önemli ki. Doğruyu bulmak adına, hayatı anlamak adına, insan irdelenmeli geçtiği yolları. Yani Can ya da Canan gelir de sana bir şeyler anlatırsa, bu defa dinlemeyi kabuk edebilmelisin:) Her zaman gittiğin yoldan başka yolların olduğunu da artık bildiğine göre, denemelisin. Aklın bir karış havada olmadan. Dengesizlikten korkmadan, dengeyi bulabileceğine inanarak…

Yaşayarak!

Şarkılar sihir tozlarımız. Serpsene üstüne sen de. İlk aklına geleni seç. Ya da gezin şarkılar arasında. İşaretler seni mutlaka bulutlar. Bil ki her anın sana güzel bir tecrübe yaşatıyor. Bugün dünle renklenmek benim için çok güzeldi mesela. Ve ben güzel işaretler de aldım bu şarkıdan. Patika yollardan korkma diyor şarkı. Yaşamaktan asla çekinme. Güzel nefeslerini çek hayatın, güzel fotoğraflarını. Hayat dol. Dengede ol. Kucakla dünü ve yarını. Ana sarılabilecek için…

Hepimize! Muhteşem gel Pazartesi!:)

“Bir Lise Dünü:)” için 3 cevap

  1. O kadar keyifli yazmışsın ki, eline diline sağlık.
    “Oysa sonunu bilmediğimiz öyle çok hikayeyi bırakıyoruz ki öylece bir yerlere…” demişsin ya, tam da filmi oralara bir yerlere sarmak istiyor insan bazen. Bilinmeyen her zaman bilinenden daha cazip…
    Bununla ilgili bende şöyle bir şeyler karalamıştım bir zaman:

    Beğen

  2. O kadar keyifli yazmışsın ki, eline diline sağlık.
    “Oysa sonunu bilmediğimiz öyle çok hikayeyi bırakıyoruz ki öylece bir yerlere…” demişsin ya, tam da filmi oralara bir yerlere sarmak istiyor insan bazen. Bilinmeyen her zaman bilinenden daha cazip…
    Bununla ilgili bende şöyle bir şeyler karalamıştım bir zaman:

    Seçmediğimiz yol!


    Çok güzel bir yazıydı, teşekkürler 🙂

    Liked by 1 kişi

    • 🙏🏻 Hep aynıyız.. Gül bahçesinde şen, bahçenin son gülünde belki hüsran ile… Geride kalan goncalara dalıp gitmelik vakitler ile yol almak ömürde.. Adına yaşamak deniyor işte bunun… Gülmeli içlenmeli bir şey işte..:)
      Teşekkürler..🙏🏻

      Liked by 1 kişi

Yorum bırakın