Haftanın son günü, artık daha da hızlı geliyor sanki. Bana mı öyle geliyor? Sana göre nasıl? Genel bir hızlanma var bence. Yakında sabah uyanıp aynı anda uykuya dalacakmışız gibi! Şaşırır mıyız? Ben şaşırmam. Artık hiç bir şeye şaşırmıyorum:) Ve zaten de ilgilenmiyorum:) Hayallerim ve ben, pembe bulutları yapmışız uçan halı:) “ Oooh! Gel keyfim gel!” hallerindeyiz:) Zaten hayaller de bünyede yaşanmışlık hissi yaratmıyor mu sanki???? Hımmm? Düşün bir?
Bence gerçeklik, hayal etme gücüne bağlı olarak netleşiyor.
Beyin zaten fotoğrafı çağırarak duyumsuyor her şeyi. Yani ben dondurmayı düşündüğümde, dondurmanın tüm detaylarını beynim hissettiriyor bana. Tadı, kokusu, görüntüsü, soğukluğu, hatta sesi geliyor beynime hooop diye:) Sesi mi var dondurmanın ki? VAR! Belki reklam müziği, belki Maraş dondurmacısının çıngırağa vuruşu belki de paketin açılırken çıkardığı sesini duyarsın dondurma dendiğinde. Peki fark eder misin? Hayır:) Sadece dondurma denen şeyin ne olduğunu bildiğini fark edersin. Detaylara bakmazsın. Ama beyin bakar, beyin görür! Peki görünce ne olur? O dondurmayı yemiş kadar olursun:) Yani yeterince konsantre olursan, inan o dondurmanın fayda ve zararı dahi yansır bedenine de ruhuna da!
Beyin böyle çalışıyor! Yani sen bilmiyorsun, Beyin biliyor:))))) “Ben bilmem, begim bilir” bu işte:)))))
O zaman kandırırım kendimi, giderim Bahamalar’a, ne var yani?! Mümkün mü??? Mümkün! Yeterince detaylı hissedebilirsen, evet Bahamalar’a gitmiş, ferahlamış, zenginleşmiş olursun. Zenginleşmek? Ceplerle ilgili değil bu zenginlik:) Gerçi hayalen gidilen yer masrafsız olduğundan, ceplere de faydası yok değil:) Neyse!
Zenginleşirsin!!!
Ruhunda toplanan hazların, senin asıl zenginliğindir çünkü. Bu zenginlik senin şansındır, sağlığındır, başarındır. Ne kadar zenginse ruhun güzelliklerle, o derece yaşam enerjisi dolarsın evrende! O zaman değemezler keyfine:) Keyfinin kahyalarının hepsini atarsın işten:) Keyfine diyecek olmaz:)
Şimdi ben Karadeniz’deyim!
Bilir misin Karadeniz’i? O rüya bulutlarından salınan sislerin içinde cilvelenen manzaralara karşı, mis gibi çayımı yudumluyorum ben şimdi. Yeşil, deli yeşil, zır deli yeşil! Her tonu başka güzel yeşilin burada. Yeşilimsi değil… Taştan canavarların aralarına serpiştirilmiş yeşil değil buralardaki yeşil. Hava soğuk, dalgalar uzaktan bile devasaaaa boyutlarıyla, ne kadar hırçın olduklarını anlatıyorlar sahillere. Kıyılarda duran güzeller güzeli kayalar, seve seve aşınıp, karışıyorlar sevgilisi kara denizlerine. Deniz, sevdanın karasından almış adını bu tuzda, bu hamside, bu mercanda… Karadeniz’deyim işte, dolabildiğim kadar doluyum aşkla….
Ruhumda kemençeler, tulumlar çalıyor….
Sallıyorum kaşığımı şekerli makarnaya:))) Kavrulmuş fasulyem eksik değil soframda. Mısır ekmeğimi de doğrarım azdan yoğurduma… Sabah kahvaltımı da yapmışım mıhlamamla! Uuuuuuuyyyy kesulayımm saaa aaaa Karadeniz uuuuuuuy! Huzur doluyum şu an. Karnım tok, ruhum pek… Masum Karadeniz dağları, can kokuyor. Çekiyorum içime tertemiz yaylaların havasını. Ruhuma, can geliyor. Gözlerimin ferini yakıyor bu sadelik. Yanağımı pembeye boyuyor. Uyuyarak uyanıyorum. Hiç uyumamışım gibi kalktığım sabahlara doğmuyor güneş. Güneş, gerçek sabahlara nur oluyor burada…
Keşanım omuzlarımda….
Bilir misin Keşan nedir? Hani Karadeniz’e özgü bir örtü vardır, kadınlar başlarını örterler. Bele de sarılır bu yöresel güzel şal. Kırmızı, siyah, kahverengi renkleriyle, kendine has bir motifi vardır keşanın. Montumun üstünde duruyor şu an. Omuzlarımdan sarılıyor bana hayat… Tüm sevdiklerimmişçesine hem de… Rüzgarda sevdiklerimin kokusu… Keşan, sıcacık ediyor ruhumu, özlediklerimin nefesleriyle… Sevdiklerim burada, hala yaşıyorlar…..
Ben de bir Karadenizli oldum her halimle işte!
Azıcık şive, biraz da fıkra, tamamdır:) Nasıl da severim fıkralarını anlatışlarını buranın güzel insanlarının… Ama bu covitte şimdi hayalime komşu almayayım:)) Hissettiğimizi yaşıyoruz sonuçta:) Aman!
Bir gün her şey eskisi gibi normale dönerse ki elbette dönecek, sözüm olsun, harflerimi tam da Karadeniz’in bir yaylasında paylaşacağım seninle!
Komşularım da çevremde:) Tazeden gelen fıkrayı da yayına vereceğim o tarih. Söz! Tabi nasipse. Aklımda neler neler var. Dağ tepe durmadan gezmek istiyorum dünyayı. Şimdilik hayalleriyle idare ediyorum hareketin:) Harflerimi, dünyayı gezerken aktaracağım o gün geldiğinde. Bir bakmışsın, Ay’dayım bile:))
Hissettiğin kadar var her şey. Kendin bile…
Nasıl? Bir nebze gittik mi Karadeniz’e? İnan ben toprağın üzerindeki otları bile hissettim. Uzaklarda pişen kahvenin kokusunu aldım, dudağımdaki tertemiz yağmur tanesine hayran olurken… Göğe bakarken, gözkapaklarımı kapamaya kıyamamayı hissettim iliklerime kadar… Huzur doldum gerçekten.
Bazan olduğumuz cenneti göremeyiz, bazan olmayan cehennemde yanarız?
Ruhuna dokun. Yaşadığın her ne varsa, kat zerrelerine. Karış ana. Karıştır kendini tüm zamanlarla. Hareket edemiyorsan, hareketin tam da kendisi ol. Hayal kur! Yaşa! Sadece bir hayaldin sen. Doğmadan önce… Unutma!
Son noktada da sadece bir hayal olarak kalacaksın zaten. Ancak seni düşündüklerinde, var olacaksın…. Ama bunu unutabilirsin:))
Yaaaa.) İşte böyle:) Bugün cuma. Gidilemeyen yerler ıssız. Tıpkı gidemeyen bizler kadar. O zaman hayal et! Buluştur ıssızlığı hayallerle. İnan, sadece hayal edenlerin gerçekleri hayal kadar güzel olur. Hayal edemeyenlerin gerçekleriyse hep acı…
Hayallerimiz kumdan kalelerimiz değiller!
Gerçeklerimizin temellerine harç onlar. Temellerimiz olacak ki şu dünyada, yıkılmayalım di miii? Diiii:) Hadi gülümse. Gerçekten gülümse ama. En güzel gülümseme, hiç gülecek halin yokken olanıdır:) Gülelim ağlanacak halimize, ne var yaaaa!:) Cumaları da çıkmayalım dışarı, ne olmuş? Hayat var hayat! Damarına kadar hayat var! Kirpiğinin ucuna kadar hayat var! Hayat, sen dışarı çıkınca olan bir şey değil. Hayat, zaten var! Olması İçin tek şey gerekli. O da SEN!
SEN varsan, HAYAT var!
Sen de kendi hayalini kursana. Hadi yaylaya gel, yanıma. Ya da sen başka bir coğrafyada ol. Hayal ettiğin meslekte ol belki de? Hayal ettiğin yaşta? Hayal ettiğin gelecekte de olabilirsin. Hayalin en güzel tarafı, hiç bir sınırının olmaması! Sınırsız bir gücümüz var hepimizin. Bu gücü sadece, farkında olanlar kullanabiliyor:) Söylesene, ne kadar güçlüsün???
Hayaller yağsın gerçeklerimize. Öyle bir yağsın ki gerçekleri örtülsünler iyice!!!!
Tıpkı kar gibi… Nasıl ki hani kar yağınca mikroplar kırılır, öyle… Hayaller tutsun etrafı. Gerçekler kırılsın. Covit ve her olumsuz inanç, paramparça olsun gücümüz kuvvetimizle! Hayallerimizle…
Görüşürüz o zaman:)