Penceremin önünde, cumbasız Mahmure’yim yine:) Nüket Duru’nun bir şarkısıdır Mahmure:))) öyle aklıma geldi. Hep Sezen anacak değil ya:) Arada Nüket de duruuu:)
Günaydın öğle vaktinden!
Bugün pazar. İçimizdeki tembellere hayat var bugün! Asla vicdan yok! Koşma! Kal olduğun yerde ve ellerini havaya kaldırma:) Rahat ol şöyle ooohhhhh…. Sezen şu an andı mesela yine:) “Homini gırtlak, pufidi kandil, tumba yatak:)” Allah aşkına bu şarkıyı hemen açar mısın? Gayet ferah, rahat, içimizin şarkısıdır bu şarkı her devir, emin ol. Ser kendini kendine! İliştirme fikrine başka fikir. Sen ol, olabildiğine… İşte bu niyet ve eylemde geçsin günün:) Şarkı anlatsın, sen yaşa:)!
Kahvem muhteşem olmuş, ellerime sağlık:) Afiyet olsun bana:) “Eeee ben? Ne var ne yok?” “İyilik valla ne olsun boş durmaca(!) Senden ne haber?” “Valla ne olsun işte iyilik, güzellik, kardeşlik, bayram, seyran, güneşsiz pazar!:)” Muhabbetime asla doyum olmaz:) Hep de koşturulmaz!
Güneş var aslında. Sadece bize yok:) Güneş yerinde:) Dünya yapıyor bu şekilleri işte:) Dönek şey! Gerçi dünya delikanlı olma yolunda hızla manyetik tarafından yamuluyor:) Yani dön canım be dön! Aman durmaaaa! Dön dünya! Dön! Dön eski haline de bir an önce hatta! “Döööööön bebeğim, dön çaresiz başım/ Ayrılık böyle uzun sürmez ki..” Tarkan! Ne güzel ses, ne güzel enerji ve ne güzel şarkıııı!
Yağmurlu bir pazar… Pencereden gelen yağmur tanelerine dokunuyorum. Bir miktarıma yağıyor yağmur şu an. Benim pencerenin memleket Fransa. Bundan dolayı açınca camı, ayaklarımı yağmur basabiliyor kolayca:) Sesi öyle güzel ki bu harika tanelerin. Aşk! Keman mısın tatlı yağmur damlası sen? Hüzünlüsün biraz…..
Düşünüyorum. Yağmur denen şey buharlaşmadan oluşuyor biliyoruz. Bu ne demek? Önemli bir detay bu. Aslında her yağmurda kim bilir kimlerin nefesine dokunuyoruz? Nefesine, terine, dudaklarının değdiği bir bardak suya..? Evet!! Hiç düşündün mü bunu? Şu an yağmura çık ve kapat gözlerini… Yağmur yağsın üzerine… İlk aklına gelen, sana dokunuyor o an işte… Aklına gelen herkes yağmurda… Hayatta ya da değil hem de… Mesela Annem… Bu sabah yağmurla kucaklıyor kızını, belki de henüz 15 yaşında….
Annem 15 yaşında öyle güzeller güzeliymiş ki… – Zaten hep de güzeller güzeli oldu – Yanakları ateş bir tatlı prenses… Sanki sıksalar yanaklarını azıcık, kan çıkacak kadar kırmızı yanakları varmış Annemin….. Bunu bana anlattılar, fotoğraflarla da ispatlıdır hani… Annem….. Ne sağlık ama… İnsanlar çiçekler gibi. O yanaklar soluyor bir gün takvimden koparken hayat… Sen yanaklarına iyi bak….. Nefesin yüreğini susturmadan…
Yağmur çok özel bir doğa olayı gerçekten. Tabi abartmadığı sürece. Seller akmadan, o Arap Kızı bakmadan camdan, seller akmadan, yağmur güzel(!) Bizim ve gibi ülkelerdeki bu alt yapı sorunu, Arap kızını hep camlara döküyor! Yazık ama! Arap kızına da o sokaklarda sürüklenen arabalara da çok yazık. Ya yağmur yağdı mı aç haberleri, izle fıkralık hikayeleri(!) Dükkanda ziyan olan mallar, taksidi bitmemiş arabalar sele karışmış, almış başını gidiyor. Arkasında da eyvah eyvah sesleri ile bu malzemelerin dost ve akrabaları(!) Ay! Neyse…! Kararmayacağım! Bugün pazar:)
Yağmur…
Dinlerim, izlerim, dokunurum ve kokusunu içime çekerim… Hatta yaaağmur ben seni yeriiimmm yerimmmm:) Nasıl bir şifadır buuuu… Tüm meditasyonlarda yağmur sesi vardır. Kesinlikle ruha çok iyi gelen bir ton. Neden mi? Yağmur, yıkanmak yani arınmak hissini uyandırır çünkü. Biliyorum herkes sütten çıkmış ak kaşık(!) Asla arınmaya ihtiyacı yok hiç birimizin?!) Di mi! İtiraf et itiraf! Yaptın ya da yapmadın ama içinden şu yaşına dek neler geçirdin neler? Hııım? Yalan mı? Dürüst ol! Ruhundaki iyi ile kötü meydanda olursa daha şanslısın. Bunu sakın unutma. Müdahale edebilmen için o iyi ve kötü hep elinin altında olmalı. Yoksa islaha kapalı olur yolların. Ben sana söyleyeyim.
Bütün cinnetler buradan peydahlanıyor! İçine bastığın, tıktığın karanlıktan çıkıyor o canavarlar. Sen içindeki kötüyü saklıyor, bastırıyorsun. Böylece herkes ve buna sen de dahil, hepiniz seni melek sanıyorsunuz. Ama değilsin. Hiç birimiz melek değiliz. Ondan sonra hop! Al sana orta sayfa haberleri… Minicik bir tetiklenme sonucu neler neler oluyor, bitiyor….. Bu harfler çok ciddi bir alana geldi şu an. Şakayı bir kenara koyarak söylemek isterim ki hepimizin içinde siyahlar ve beyazlar var.
Bunlardan haberdar olmamız çok önemli. Herkes başka bir hikaye ile doğuyor, büyüyor. Ayıp değil. Önemli olan, karanlıklar aydınlığa teslim olsun. Bunu yapabilmek için de bilmek gerekiyor? “Ben kimim?” “ Benim hassas taraflarım, güçlü taraflarım ne? Neden hassasım? Neden güçlüyüm?” Ona göre konmalı işte eksikler yerlerine. Ve unutma ki hiç bir eksik, bir şeylere zarar vererek dolmaz. Ne bir bağımlılık ne de bir şiddet, çözmez içindeki düğümleri. Tam da aksine senin elini kolunu daha çok bağlar. Bir süre sonra ağzını dilini de bağlar, kalırsın öyle sus pus cihanın orta yerinde. Olmaz!
Hadi!!!
Dokunsana yağmura. Biliyor musun bu yağmurda senin göz yaşların da var. Annen de baban da anneannen de var. Sen kimleri seviyorsan, hepsi yağmurdalar… İlk aşkın da var yağmurda. O terleyen elleri ellerinde… Sinema salonundan da buharlaşıyor emin ol aşklar….. Her yaşın ve her duygun, yağmurdur, ya göğünde ya yanağında…
Yağmur… Çok güzelsin. İstanbul’a da hep yakışırsın sen. Manzaralar nasıl da değerlenir seninle. Damla damla denizin, bir başka güzel, yaprağın, sokaktaki kedin bambaşka bu ıslaklıkta… Mis kokuyorsun yine İstanbul. İlk dünya günü gibi, taneciksin bu kokuyla…
Kahvem bitti.
Uzaklardan davul sesi geliyor:) Biri yine evleniyor:) Uzaktan davulun sesi gerçekten de muhteşem geliyor:)) Mutluluklar genç çifte! Her iki aileye de bol şans! Evlilik bu. Koca bir çekişme! Çekişme denince hep boşanma akla geliyor. Aslında çekişmenin hası, hep o bir yastık üstünde. Yahu neden kocar evlenenler sanıyorsun?:) Çekiş çekiş nereye kadar:)))) En sonunda çekiç, üstüne de bir darbe… Al sana ziyan olan yıllardan bir sahne… Ya da evlilik yıldönümünü kutlayan tatlı çiftler de var elbette:) Bu davullar zurnalar hep ayrılığa çalıyor değiller ya canım:) Herkes de malları bölüşecek değil ya(!) Onlar da yaşıyorlar bu evrende:)))))
Yazdıklarıma hemen yorumlar geliyor, hepiniz çok sağolun:) Bilin ki harflerim hepimiz için. Ben sadece kendi dünyamı yazmıyorum. Sen ve diğeri oluyorum. Bir nevi tiyatro sahnesindeyim. Biri ve hepimiz akıyor kalemimden. Hepimizle yaşamak ve çoğalmak Arzu’sundayım:) Bundan dolayı hüzün görünce asla üzülme olur mu. Çok güzelsin. Hepinizi gerçekten çok büyük bir değer ile sevgilerim ile kucaklıyorum.
Yani bir gün Abidin oluyorum bir gün Letafet:) Yaşlanıyorum ve giriyorum kundağa öbür gün, annemin sıcacık sütünden doygunluğumla… Suçluyum bir sabah, bir gece beraatte buluyorum kendimi. Maksat, Yaşam Arzu’su dolmak! Anlamak ve anlaşılmak çok güzeldir. En büyük yaşam enerjisidir bulunmak. Evet. Kendimizi bazan kaybederiz. Biri bizi bulunca, umut dolarız. Işık gibidir o anlayan gülümseyiş. Anladığım ve anlaşıldığım kadardan çok akıyor harflerim anlamlarca. Biliyorum, hepsi sana ulaşıyor. Çünkü ben senim… Hep başka bir sen. Tıpkı ben gibi…
Nerede kalmıştık:))) Evet! Çekişmeyin! Evlenin ve sevin! Olmadı, o zaman olana dek devam:) Bir tecrübe diğerlerini sakın ekarte etmesin. Davullar hep çalsın. Yaşa başa değil, hep ruha atılsın o göbekler, verilsin o sözler. Belki de mutluluk 9. seferdedir:) Olamaz mı?
Muhteşem bir pazar! Bir kavanoz çikolatayı hiç etmişim! Hesap kitap yok! Kalori mi? O da ne?! Harika bir cahilim bugün:) Oh be! Nedir kardeşim hepimiz ordinaryüs profesör olduk her konuda! Tam böyle bir hal ile sana muhteşem bir pazar diliyorum:) Çarşın pazarın bereket dola:) Ha ha haaaa:)!