Çamlar Bardak Olmadan! Süsle Onları! Hadi!!!

Noel ağacı sever misin? Ya da Yılbaşı Ağacı? Ya da Nurdogan Ağacı? Ya da Çiçilaki Ağacı??? Ohooo daha ne isimler var:) Çeşitli dönemlerde çeşitli ritüellerde ağaçlar süslenmiş. Dilek ağaçları da var mesela 365 gün süslü püslü dururlar:) Üstlerinde çul çaput:) Kim ne isterse, gider asar üstüne. Bekler olsun diye niyetleri. Umut dünyası bu dünya. O yüzden de rengi mavi…..

Sen nasıl bakıyorsun bu mevzulara???

Ağaç süsler misin? Yeni yıl sana nasıl gelir? Şimdi başlama klasiklere! “Para mı var?”, “Ben hristiyan mıyım?!”, “Covit var ne yeni yılı?!” Belki de çok sevdiğin birini kaybettin…? Benim gibi… “Nerden çıktı şimdi kutlama..?” Bunlar klasikler ama. Bir kere de boşversene her şeyi! Adetleri, parayı, elemi kederi….. Yeni bir yıl geliyor. İçinde kim bilir neler var..?

Biliyor musun yeni sene sana neler armağan edecek ya da senden neler götürecek..?

Biliyor musun sevdiklerin eksilecek mi çoğalacak mı? Sen mesela. Seneye olacak mısın bu dünyada? Bu kadar sağlıklı, mutlu, harika ya da tam aksi olacak mısın??? Nedir bunca şekil şemal hareketler..? Yeni bir yıl geliyor. İçinde güzellikler gelsin değil mi? Hep bunu isteriz. Peki nasıl çağırıyorsun? Nasıl sesleniyorsun mucizelere? Bir kere öncelikle sen, mucizelere inanıyor musun? Bekliyor musun onları? Açtın mı kapılarını, pencerelerini onlara..? Açtın mı kilitlerini…?

Kır şu kalıplarını! Bugün!!!

Cinsiyetini, inançlarını, parayı, zamanı lütfen unut bugün. Yazımı okuduktan sonra lütfen olduğun yerde bir dur. Bir kapa gözlerini. Bu saydığım şeyleri unut. Lütfen. Kimse bilmeyecek ne yaptığını. Kimse seni ayıplamayacak, komik bulamayacak. Sadece kendi iç dünyanda 5 dk kal. Kapa gözlerini ve hayal et. Nasıl olurdu? Mesela kadın ya da erkek değilsin. Yani ne evin direği olmak zorundasın ne de namusunu korumak zorunda. Ne ağlamak ayıp sana ne de çoook kahkahalarla sokak ortasında gülmek. Ne güçlü olmak zorundasın ne de hamarat. Düşün! Nasıl hissederdin? Daha çok ağlar ve gülerdin mutlaka. Daha rahat yaşardın. Zorlanmalardan kurtulup, daha içinden geleni dökerdin adımlarına. Adreslerin daha bir doğru olurdu illa ki…

Merdiven altından geçince, şanssızlık seni bulmasaydı???

Batıl inançlarımız vardır mutlaka. Şeytan kulağına kurşun da deriz, kara kediyi de pisssstleriz sokakta:) Ayna kırıldı mı aman ödümüz kopar! 7 yıl şanssızlıklar sıralanır kapıda hemen… Ohooo daha neler neler var. Nasıl peki bunlarla yaşamak? Merdivenin çevresinden dolaşmalar, kara kedilere gıcık kapmalar, aynalar kırılmasın diye ihtimamlar…

Kalp kırılsa 7 yıl şanssızlık seni bulmaz ama… Ömür boyu o ah senin yakanda kalır, düşünmezsin, di mi..?

Ya olmasaydı hiç biri? Daha mı huzurlu olurdun? Hııımmm? Ben daha huzurlu olurdum:) 20 tırnak birden kesilmez derler mesela. Ben el ve ayak tırnaklarımı aynı anda kestirmem sırf bundan:)) İlla küçük tırnaklardan biri kalır:) Manikür pedikür yapan arkadaşlar nasıl gülerler arkamdan bilmem:) Saçma ama işte. Öğretmişler bana, böyle de gidiyor yani:) Komik di mi? VALLA KOMİK!:)

İÇİNE yaramayan her duygudan kurtulmalı insan!

Düşünsene! Para olmasaydı hiç. Almak, vermek olmasaydı. Öyle bir dünya düşün. Herkes içinden geleni yapsaydı. Elmalar mesela, daha tatlı olmaz mıydı? Doktor daha şifacı, terzi daha yaratıcı, ressam istediği kadar ressam olmaz mıydı..? Şimdi her meslek sadece parası kadar anlamlı. Kimse seve seve yapmıyor işini. Para kazanıyor ama kaynak fakir. Zorlana zorlana kazanılan paradan hayır mı gelir?? İnan gelmez.

Hayatın özüne sevgiyi koymazsan, huzur olmaz, mutluluk olmaz yani fakir olursun.

Sanma ki zengin demek, altında en iyi arabası, ayakkabısı olan. DEĞİL. Zengin demek, seven demek, sevilen demek, sabaha ve geceye huzurla, umutla doğabilmek demek. Bak bakalım sen de şimdi kendine. Cüzdanına değil ama! Yüreğine bak bir. Ruhuna bir bakın. Ne kadar zenginsin??? Para sadece bir jeton. Oyunun içinde kalmak adına o lazım. Bir yerden bir yere gitmeye, doymaya, giyinmeye, sağlık için falan, eğitim için tamam. Bunlar için lazım. Benim bahsettiğim şey, ZENGİNLİK. İlla malikane gerekmiyor mutlu olmak için. Benim anlattığım bu. Hemen çöpe atmaya kalkma dediklerimi:) İnan, zenginlik sevgidir. SEVGİ!

Hadi şimdi zamanı da unut.

Yaşını unut evet. Çok genç ya da geç kalmış olma. Zamanın engelledikleri var tabi. Mesela doğa kadına Anne olmak için bir zaman vermiş. Zamanın dışına çıktın mı Anne olmak mümkünsüz. Aslında dünyanın düzenine göre zaman önemli gibi duruyor. Mesela eğitim zamanı belli. İşe gitme ve kariyer yapma zamanı belli. 50 yaşında yeni bir iş için bir şirkete başvursan, hem çömezsin hem de büyümüşsün. Seni işe almazlar. Evet bunlar dünya düzenine göre işler. Ama şimdi bunları bırak. Zaman yok. Bu düzen hiç yok. Nasıl hissederdin? İşe giremeyeceğini bilmesen, içinde azim olurdu değil mi yeni bir eğitim için? Aşık olurdun belki yeniden, zaman denen şey kafanda olmasaydı? Koşmaktan da vazgeçmezdin, büyüdüğünü düşünmeseydin.

Hepsini topladığında, eğer kalıp inançlar olmasaydı, daha özür hissederdin, değil mi?

O zaman özgür hissetmek için engellerini fark ettin şu an:) Seni yaşamak istediklerinden alıkoyan her şeyi kendi dünyanda biraz düzenlesen, nasıl olur? Çok iyi olur. Dener misin bu hafta gereksiz olanlardan arınmayı? Lütfen!

Ağaç dedim, nerelere geldim di mi?:)

İşte, ağaç süslemek de böyle bir şey:) İnançtan süslemek var bir de içten gelip süslemek var:) İnançtan süsleyenler belki de çok zorlanıyorlar? Belki de benim kadar zevk almıyorlar. Çünkü onlar zorunluluk hissi ile yapıyorlar. Ama ben sadece yeni bir yıl geliyor diye, O’na doğum günü hazırlığı yapmak için süslüyorum ağacı:) Hem yeni yıl doğuyor hem de ömrüme yepyeni bir yıl armağan oluyor. Bundan daha güzel ne olabilir ki? Koskoca güpgüzel bir yıla daha “Merhaba!” demek! Herkesin şansı değil…

Geçen sene Annem yanımdaydı…

Hastalığı dolayısıyla yürüyemiyordu Annem.. Ayağa zor kalkıyor, ayakları üstüne basamıyordu son günlerinde… Biz her sene yeni yıla girerken, sarılırdık birbirimize ayağa kalkıp. Zıplardık sarmaş dolaş. Müzikler çalardı… Her sene hep çok güzel olsun diye uğraşırdım ben. Altı üstü yeni yıldı işte. Herkese göre böyleydi. Ben bizim evin “Boş işler müdürüydüm” hatta… Oysa ben büyük işler müdürüydüm… Anları ölümsüz kılmanın çabasında bir emekçi… İşçiliğim de hep dillere destandı evde, o ayrı:) Herkes önce bir söylenirdi, sonra da herkesten teşekkürler yağardı yeni yıl sabahı… O zamanlar karlar da vardı sahi… Kar taneleri, mutluluklar kadar, Mutluluklar, çığlar kadardı…

Ah güzel günlerimiz..

İyi ki güzel emekler verdik birbirimize… Bu yoklukta, onlar yanıma yar oluyorlar şimdilerde….. Canım Annem de severdi özel günleri, özellikli şeyleri… Mutlu olmayı ve mutlu etmeyi… Biz severdik Annemle hediyeleri.. Küçük bir Kiz çocuğuyken Annem, halasının masallarından en sevdiği, paket paket hediyelerin geldiği masalmış mesela.. Ömrüm boyunca Anneme, paket paket hediyeler vermek istedim hep bu yüzden… Küçük kız çocuğunun hayalleri gerçek olsun istedim… Benim hayallerimin peri kızı hep layık oldu buna.. Benim iyilik meleğim, Annem, hiç üşenmedi biricik Kızına….

Sevdiklerimle birlikte her yeni yıl benim için bir mucizeydi yani. Çok güzel, en kocaman hediyeydi…

Annem için de benim için de Noel Baba vardı:) Işıklar ve renkler bizimdi…

Geçen sene evdeydik…

Televizyonun karşısındaydık… Saatler 00:00 olmak üzereydi. Canım annemin kollarına girdik… Önünde de yürüteci… Kim bilir nasıl zordu saniye kadar ayakta durmak bile onun için. Ama canım Annem… Ayaktaydı… Zorla… En güzel yeni yıl hediyesiydi belki de yüreğinde bu çabası.. Evlatları mutlu olsun isteyen bir Annenin, en son çabası… Son defa sarılmışım meğer Anneme, yeni bir yıl merhabasında…

Dışardan görünen hüzünlüydü elbette…

Manzara son derece acıklıydı… Ama benim yüreğim yine de coşku doluydu. Çünkü yeni yıla birlikte girmiştik. Ne olursa olsun büyük kıymetlim de yanımdaydı. Ve mucizeler her zaman vardı… Belki bu defa olmadı… Ama belki de bilmediğimiz bir mana vardı ve Annem artık gitmek zorundaydı.. Allah’a inanmak var yürekte… O verdi canı.. O aldı… İçimde ise koskoca özlemi kaldı…

İşte böyle…

Şimdi yeni bir yıl daha geliyor. Bu defa Annem yanımda değil… Zorla da olsa kollarına giremem. Saniyelik de olsa ayağa kalkamaz. Artık bu odada değil… Beterin beteri hep var yani. İşte insan bunu öğrenince, yaşadığı ana da şükretmeyi öğreniyor. Ve ben bu sene yeni yıla oğlumla girmenin mucizesine gülümsüyorum… Yanaklarım bir hayli ıslak…

İçin üzülsün diye değil yazdıklarım!

İstiyorum ki yaşa! Ağaç süslemek, eve bir neşe katıyor. Geçen sene bu zamanlar hep hastanelerdeydik… Annem alışıktı benim yeni yıl hazırlıklarıma. Yıl başı ağacı süslememe… Bir gün hemşirelerin olduğu alana gittim yine bir şey soracağım. Baktım bir bebek ağaç. Hem de ışıklı. El kadar. Çok rica ettim. “Annemin odasında durabilir mi..? Lütfen…! “ İzin verdiler. Getirip odaya koydular. Hastane odası ışıklandı. Annemin gözbebekleri neşelendi hemen.. Eve dönünce büyüğünü de süsledim. Güzeller güzeli Annem.. Baktı öyle.. Sustuk… Korktuk… Son defa olabilir miydi bu ağaca birlikte bakışlarımız…? Olamazdı ki.. Anneler ölmezdi ki.. Ben daha büyümemiştim ki…

Artık büyüdüm…

Ve daha ne duygularla bu sene ağacımızı süsledik oğlumla….. Annemin bakışları yanıyor şimdi yeni yıl ağacımızda.. Oğlumun neşesi.. Benim büyümüşlüğüm.. Yeni yılın mucizeleri…

Yani diyeceğim şu ki elinden gelenin en iyisini yaşamaya bak şu hayatta.

Yeni yıl geliyorsa süsle ağacı. El kadar da olsa, yak bir ışık. Bakma kimin inancı falan diye. Bakma çok para tutar diye ya da kaç yaşındasın falana! Bakma ona da buna da bana da! Yaşadığın her anı özel kıl. Öyle yaşa ki geriye dönüp baktığında, için sevdiklerinle dolabilsin. Çünkü gidiyorlar bir gün.. Ya da sen gidiyorsun onlardan… Hayat bu kadar faniyken, neşene neşe katabilecek her şeyi al, kat ömrüne!

Ben hep özellikli şeyler sevdim. Hala da öyleyim:)

Bazan yanlış anlaşıldım sırf bu yüzden. Sanki şaşa sever gibi göründüm. Evet. Severim:) Doğallık da bana ait ihtişam da. Her şey yerine göre. Köyde bir tas ayran da servet bana, en güzel yalının rıhtımında bir fincan çay da. İnsan sonsuz güzellik dolu. İçinde her anlama yer var. Ben sadece kısıtlamıyorum hayattan bana gelecekleri. Sen de sadece aç kollarını, sarıl ömrüne. İçinde her ne varsa, iste hepsini. Bu güzel çünkü. Bu hatalı değil. Bu harika. Bu çok zengin bir menü:) Hepsini işte, sana gelene şükret. Hayat işte dediğim gibi. Ne yaşarsan, yanına kâr kalan bir şey… Yaşa, içinden geldiği gibi.

Ne para olsun engelin ne de ne derler diye düşünmelerin!!!

Sana muhteşem bir hafta diliyorum. Ruhunun ne kadar zengin ve özgür olduğunu fark edebildiğin bir hafta. Yeni yıla girerken, sevdiklerin hayattaysa hala, ne kadar şanslı olduğunu görmeni diliyorum. Cennetekilerin fazlaysa şayet, henüz dünyada olduğunu fark etmeni diliyorum. Paranın satın alamayacağı her şeyi kalbine ve ruhuna koymanı diliyorum. Sağlık hep var. Eğer sen kendini iyi hissedersen, o sende olacak zaten. Sana sağlığın için de farkındalıklar diliyorum. Öyle çok yaşa ki sağlığın sende kalsın! Sağlık, ancak yaşamak isteyende kalan bir şey çünkü!

Hayata neşe katmak, anları süslemekle mümkün canım. Bil bunu. Anlarını da her zaman süsle. İçinden gelmese bile..

Hadi! Bir el atalım anlarımıza! Süsle ağacını:) Süsle evini. Işıklar yak, mumlar yak hayata. Neşelen. Dans et bol bol. Deli diyen kendine desin deli diye. Asıl delilik yaşamamak bunca hayatta!

İyi haftalar ola! Hatta; O laaaa laaaaaaaa:)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s