Ho Hoo Hooo Pazartesi:)

Günaydınlaaarrrrr! Ho ho ho ho hoooo:) İyi seneler şimdideeennnn! Bu sabah içimde hediyelerimle uyandımmm! Sanki camın önünde sihirli geğiklerin çektiği, havalara uçan, hediyelerle dopdolu bir arabam var! Huuuuuuuu! İşte en sevdiğim araba da buuuuu! Tüm yıl iyi kalpli olmuş her yaştan insana mucizeler yüklenmiş arabam, tazecik sabahtaaaaa, huzurlarınızdaaaa!!!

Kapıdan, bacadan, her bir yerden fırlatıyorum bu sabah gülücükleri:)

Gülümsemek kurtaracak bizi a dost, gülümsemek. Dün itibariyle bir karar aldım. Artık Annemden bana yadigar kalan dizileri izlemiyorum. Geceleri ruhuma şifa şeylerle ilgileniyorum bundan böyle. Güzel şeyler dinlemek, belki de söylemek mesela? Okumak güzel şeyler ya da yazmak? Değişik lezzetleri denemek mutfakta? Neden olmasın? Spor da yapılır gece! Yoga mesela ya da meditasyon!!! Harika bir duş mesela ve belki vücut bakımı? Muhteşem kremler, aromatik yağlar! Haydi buyrun baylar bayanlar!!!:) Günlük yazmak belki? Dil öğrenmek? Yeni bir eğitime dahil olmak? Müzik aleti çalmak mesela?

Nasıl olur?

İnan sadece ekrana baka kalmak gerekmiyor geceleri. Hem zaten erken yatmak çok sağlıklı. Eğer tv izlemezsen, erken uyursun hem deeee huzurla(!) Neden ekranlara böyle savaş açıyorum? Çünkü ya moralimi bozuyor senaryo, beni bööööyle mengene gibi sıkıyor, ya daaaa zeka seviyemle alay eden diyaloglar resmen vaktimi çalmak için yazılmış. İnsan sürekli bu tarz diyalogları dinlerse, bünyeye alırsa, nasıl sağlıklı düşünebilir ki?!) Konulmayı unuturuz vallahi şaka değil! Boş konuşmak resmen olağanlaşıyordur bu dizilerle. Anlayamamak, yanlış anlamak, saçmalamak!!! İmdat!

Sadece yerli değil, yabancı dizilere de aynı bakış açım!

Havalı oluyor sezon sezon bitirmek aşırı trend dizileri. Herkes zaten bunları konuşurken, sahaların dışına da atılmış hissetmiyorsun kendini. Söyleyecek lafların da olsun di mi? Olmasın! Sadece birileri tarafından yazılmış, oynanmış, ekrandan ışıyan şeyler hakkında gerçekten de bir birikimin lütfen olmasın! Seni hareketsizleştiren bu yapımlar seni ayrıca atıştırırıcı da yapıyor! Gecenin körü üstelik… Nerden baksan geceye uymuyor tv izlemek. İnan dizileri yazanlar, oynayanlar da izlemiyorlar. Bunu bir bil, ona göre düşün işte.

Annem, canım sultanım anlatırdı…

O zamanlar tv henüz yok. Annem çocuk daha. Fatih’te çok güzel bir binaları var. Aile apartmanları. Kardeşler kat kat yaşıyorlar, masalar genellikle cümbür cemaat kuruluyor. Annem, amcasının çikolata dolu ceplerini hatırlıyor her geriye baktığında. “Gel micona” diyor çikolata kalpli, Boşnak Süleyman Amca… Gözleri Çakır, teni beyaz, yanakları kırmızı.. Allah uzun ömürler versin, Süleyman Amca altın kalbiyle yaşıyor güzel ailemizin güzel büyüğü olarak. Ellerinden öpüyorum… Diğerleri, gittiler… Boşnak Dedem gideli hayli oldu.. Hıvzı Dedem… Muazzez’de Anneannemin adı. Hepsi rahmete şimdi, Annem, Neziha sultanım adındaki yavrularıyla…

O zamanlar henüz tv yok, yayın yok.

Ama radyo var, gramafon vaaarrr…. Anneannem neşeli bir kadın. Çerkez güzeli tam. Dedem dermiş, “Alnına yazı yazsam, pürüzsüz durur.” O kadar porselen, Işıl Işıl bir cilt. E tabi aşk da var arada hem de ne aşk. Dedem ile Anneannemin aşkları, dillere hep destan olmuş, ben bile anlatıyorum düşün, nasıl güzel bir destan. Dedem Anneannemi görmüş, aşık olmuşlar birden aynı anda. Dedem, geceleri gidermiş kimseler görmeden Anneannemin konağına. Anneannem Çerkez bir ağanın kızı. Hakkaten konakta büyümüş, güneş değmemiş ona.. Hani türkü vardır ya Oy Oy Eminem. O misal:) Konağın duvarlına sarılırmış dedem… Sevdiğine sarılırcasına… Anneannem uyurken sıcacık yatağında… Öyle bir aşk ki Dedem vefat ettikten 1 yıl sonra da Anneannem gitti ardından. Hiç bir sağlık sorunu olmadan….

Her iki cihanda aşk demek böyle bir şey…

Güzeller güzeli prenses Annem, evin hatta sülalenin tek çocuğu o zamanlar. Kapıda bir bekçi varmış sırf Annem için. Aman kapı önünde oynarken, gözden kaçmasın… Hani şehir, her devir şehir. Eski usul bir mürebbiye yani… Evde gerekli değil ki Annem için bir bakıcı. Kapıda durması bundan gayet de yeterli ve en gerekli. O zamanlar çocuklara da yaşlılara da candan, sevgi ile bakmak, yar olmak, yaren olmak var. Bugün gibi soğuk değil büyümenin hiç bir yaşı… Şimdi çocuk okula, yaşlı yabancı bir kadına emanette… Gece de aç dizileri… Be ara yaşanacaksa artık(!)

Sokaktan geçermiş satıcılar…

“Bol çööörreeeekkk’ diye çınladı mı sokak, tembihli bekçi verirmiş parasını, alırmış Annem prensesin Bol Çöreğini… Ne mikrop, ne GDO… Sokakta oynar, Bol Çöreğini de hemen oracıkta yer bitirirmiş çocuk Annem… Bol Çörek dedikleri şey, çiğböreğe yakın bir lezzetmiş. Ama içi çoook kıyma doluymuş. Ve Annem anlata anlata bitiremezdi, “Nerdeee o lezzet, o eski tadlar…” derdi. O zaman tabi katkısız büyüyen hayvanlar, pişerken de katkı olmadan hazırlanan gıdalar varmış. Kim bilir basıl lezzetliydiler elbette. Nasıl şifalıydılar. E insanlar da daha mutlu. Hepsi afiyet oluyor işte.. Hani denir ya “Üzerime afiyet…”

Yani hayat güzel güzel akarmış:)

Gece olurmuş o zamanlar da:) Değişmeyen zaten bir zamanın döngüsü. Gerçi o da hayli hızlı akar oldu ahir zamanda:))) Beyse işte, gece olurmuş o zamanlar yine amaaaa şimdiki geceler gibi değilmiş geceler de. Mutlaka çay kokarmış evler, sokaklar. Komşular, akrabalar birbirine gidermiş. Öyle bir gece, 5 gece değil. Her gece bir evde olunurmuş. Çaylar, ikramlar, meyveler. Ailenin büyükleri hep tahtlarına kurulurlarmış. Torunlar torbalar birlikte büyürlermiş. Çocuklar şımarırlar, gerektiğinde dayak da yerlermiş. Kimse kimseye travma denen şeyleri yaşatmış olmazmış… Annenin vurduğu yerde Gül bitermiş hatta…

Masalları o zamanlar YouTube denen şeyden şey anlatmazmış.

Masaldan sorumlular genelde ailenin büyükleri olurmuş. Annemin mesela çok sevdiği bir halası varmış. Onun anlattığı masallara Annem bayılırmış. Güzel yürekli Boşnak hala, yeğenine paket paket hediyelerden, süslü püslü hediye kutularından bahsedermiş, kendi hayal dünyasından süzülen güzeller güzeli masallarında… Annem hayal edermiş rengarenk hediye paketlerini uykuya dalarken… Zaten hediye paketleri bol bir çocuk olmuş da:) O kadar sülale içinde tek bebiş olarak:)

Muhabbet dolu gecelerde, sokaklar da sessiz kalmazmış…

Şimdiki gibi hava aldırmayan çift camlar da yokmuş o zamanlar. Camlar ahşap çerçevelerin içinde dururlarmış. Evde ne varsa birazı da sokağa bulaşırmış böylece. Sokaklara kahkahalar, sohbetler, mis mis mutfak kokuları sinermiş.. Kar yağarmış, mahalleli sokağa dökülürmüş. Güneş kızdırdığında da herkes balkondan balkona hal hatır sorarmış. Sokaklar bile yaşarmış o zamanlar yani… Sokak lambaları bile şanslıymış bir zamanlar… Sokakta işte, o zaman hayat varmış… Şimdi sokakta hayat var deniyor ama boş! Tırı vırı yani:)))

Sabahları bulan sohbetler de varmış elbet.

Ama genelde erkenden uyurmuş o zamanın güzel insanları. Çocuklar zaten sokakta da evde de düz duvara tırmandığından, sulh düşüp kendiliğinden bayılırmış:) Erken uyur, erken uyanırmış eski insanlar. Akıllı telefonlar, oyun konsolları, tabletler, akıllı televizyonlar, sanal gerçeklik gözlükleri ve daha neler neeelerrr yokken, baz istasyonları ocaklara incir ağaçları dikmezlerken, insanlar uyuşabiliyorlarmış. Zaten maneviyat da sağlam. Yastık taş değilmiş yani, mismiş… Başını yastığa koyup uyuyanların zamanlarımız o zamanlar. Birbirine saygının, sevginin hissedildiği zamanlarmış…

Demek ki bu hafta dijital dünyayla aramıza mesafe koyuyoruz:)

Yaşasın o zaman! Herkes daha çok yaşasın! Daha mutlu uyusun! Daha mutlu uyansın! Hayatına sevgi katsın! Bu pazartesi ben böyle duygularla uyandım:) Ho ho hooooo:) Dilimde dimağımda paket paket hediyelerimmmm vaaarrrr! Kime kime? Sana banaaa:) Bu güzelim hayata sarılalım! Aradan çıkaralım duygusuz her şeyi! Aradan çıkaralım öfkeyi, hüznü, sevgisizliği, değersizliği.

BEN ÇOK DEĞELİYİM!

BEN ÇOK SAĞLIKLIYIM!

BEN ÇOK BAŞARILIYIM!

BEN ÇOK ZENGİNİM!

BEN ÇOK MUTLUYUM!

KENDİMİ VE HAYATIMDAKİ HERKESİ AFFETTİM!

OH:)

Bunları bol bol sayıkla olur mu:) Hem de ömrün boyunca sayıkla. Öyle 21 gün falan değil! Sayma hatt bereketi kaçmasın:) Bol bol söyle içinden, dışından!!! Göreceksin akşama kadar daha harika hissedeceksin. Ve daha huzurlu uyuyacaksın. Çocuklarcasına enerjiyle uyanacaksın. Hadi!

Çok Tatlış haftalar ola! Hatta;

Oooolaaaaa laaaaaaaaaaa:)

“Ho Hoo Hooo Pazartesi:)” için 4 cevap

  1. Çoook güzeeel çoook masal kokan bir yazı olmuş biz okuyanlara da çoook teşekkür etmek kalıyo ama inanın yürekten teşekkürler 🤗❤️duygularınız banada geçiyo okuduğum zaman sağolun var olun hep yazın emiiii sevgiler mutlu günler🥰🥰🍀🌼🦋

    Liked by 1 kişi

    • Ne mutlu bana🙏🏻 Çok teşekkür ediyorum samimiyetiniz adına 🙏🏻❤️ Harflerimiz bizim🙏🏻 Daima yazmaya devam edeceğim🙏🏻 Ve pandemi sonrası çok güzel planlarım var. Dilerim güzel günler göreceğiz ve tüm güzel okurlarım ile görüşeceğiz🙏🏻 Sevgiler🌹

      Beğen

Yorum bırakın