Genişle! Çok Alem Ol! Yerin Dar Değil!!!

Kapandık:) Eee ne olacak şimdi? Bu durumu çok kafana takıyor musun bilmiyorum ama stres bürüntülü cümleler duymalara başladım ben. Duyduğum anda ya kopuyorum zihnen o mecradan ya da direkt “Hop! Dur bakalım!” diyerek susturuyorum bunal, daral sesleri. Aaaaaa! Yahu insan sadece dış etkenler kadar bir şey midir? Sorsana kendine bunu rica ediyorum. Sen, sadece dıştan gelenlerle mi sen olabiliyorsun? Sen sadece şekillerle, sebeplerle mi yaşayabiliyorsun? Böyle mi sanıyorsun?

İnan bana değil!

Sen, sensin. Dışarıda da içeride de. Hissetmek için sadece kendine ihtiyacın var. Birileri yoksa, sen varsın. Mekanlar da aynı. Sen varsan, olduğun yer harikadır! Sen olduğun için, o olduğun yer vardır. Ege, Amerika, Kutuplar ya da Mars, sen olduğun için değerlidir. Buna evin de dahil!

Gitmekle genişlemezsin!

Senin için ferah olmadıktan sonra, boşadır o tebdili mekanları tavaflar. Sen ferahsan, nohut odan da bakla sofan da cennettir inan. Şimdi içine derin bir nefes çek hadi. Bak bu senin gerçekten en büyük zenginliğin. Nefesin, hayatın senin. Olduğu için her şey var. Ve sen bugün de şanslılar arkasındasın bu kocaman maviş göğün altında. Düşünsene! Sadece göğe bakarak bile alemi hissedebiliyorsun! Nefeslerine odaklan… Göğe bak… Bulutlara bulaşsın bakışların… Hayal et, bakışlarının nerelere nereeelereeee dokunacağını…. Belki de bakışların, Nil nehrinde gülümseyecekler bugün..? Belki Niagara Şelalesinden akacaklar, su zerrelerinde doğan gökkuşağına tutuna tutuna… Hisset… Nasıl tatlı değil mi..?

Olumsuzlukları avuçlarına topla!

Sana, hissetme özgürlüğü tanımayan zorlukların var olabilir. Hayat bu. Herkesin kendince hikayeleri var, bilesin. Yani mavi göğe bakacaksın da kafandaki konuşmalar susmuyor bir türlü!!! Durum bu mu? Seni, anlıyorum:) O zaman mavi göğü izlemeye başlamadan önce, avuçlarını aç şöyle bir. Sanki avuçlarına en sevdiğin kuruyemişler dökülecekmiş gibi düşün… Sıcacık, yeni kavrulmuş leblebiler olabilir ya da İşte sen ne seviyorsan:)

Avuçların böyle kalsın.

Şimdi içindeki sıkıntıları dök avuçlarına. Sadece düşünerek yap bunu. Paran mı yok? Gelecek kaygıların mı var? Gümrükte kaos mu yaşıyorsun? Tırnağın mı kırıldı? Biri mi öldü? Hasta mısın? Coin dünyası seni bitirdi mi? Aldatıldın mı? Beynini zonklatan bir eşin mi var “hala”? Okulu mu özledin? Kira mı yaklaştı? Barselona vaktin mi geldi bu mevsim?

Üzüldüklerini, ağrına gidenleri, haksızlıkları, korkularını, vazgeçmişliklerini, hastalığı, ölümü, yokluğu, sıkılmayı her ne varsa seni yoran… Hepsini avuçlarına bırak….

İçini avuçlarına dök dök dök! Tamamen döküldüğünü hissettiğin an, git lavaboya! Aç suyu! Sabunla elini! Köpürt ellerini! Yıka… Yıka… Yıka avuçlarını… Dökülsün içinden dökülenler suyla birlikte lavaboya… Köpük köpük kaysın hepsi… Akıp gitsin senden çooook uzaklara…. Suyun altına bırak avuçlarını. İzle, o köpüklerden arınan ellerini… İçinde huzuru hisset… İçini dinle… Ruhunu dinle… Oh be!!!!!

Bu kadar:)

Sonraaaaaa! Mavi göğe bırak bakışlarını… Bütün sıkıntılarından arındığına göre, artık mucizeler de sana gelebilirler. Artık güzelliklere yer açtın ruhunda! Stoklarını harikalarla doldurmak için, içine mutlu nefesler çekmeye başla… Mis gibi bir gün… Sen olduğun için gün güzel. Olduğun yer, senin merkezin. Dünya, senin etrafında dönüyor gerçekten de. Öyle ama. Her insan, kendi dünyasının merkezi değil midir? Kendini hisset. Değerini, merkezini, ne kadar şanslı olduğunu.

Canını kimler sıkıyor? Kimler sana hayat veriyor?

Bugün lütfen bu listeyi de bir hazırla. Böylelikle canını sıkanlarla arana bahaneler koyabilirsin pek alâ:)) Kimse seni bunalım boşaltım merkezi yerine koyamasın! Bakmışsın mis gibi mavi göğe. Türlü hayallerle evreni geziyorsun. Pat diye telefon çalıyor. Ne kadar kötü haber varsa hepsini sana iletiyor arayan canlı. Allah Allah ya! Bu muhabir arkadaşlara telefonu açma! Haber almama özgürlüğünü kullan! Bırak onlar kendi kendilerine eğlensinler:) Uyuştuklarıyla buluşsunlar! Kaç sen! Kaç!

Mis gibi bir Salı!

Gelincik tarlaları gibi bir gün! Kırmızı manzaralarıyla, bahar gibi bir Salı! Ben harflerimi evrene bıraktıktan sonra, mavi göğü izleyeceğim biraz. Sonra dans edeceğim her zaman olduğu gibi. Biraz evle ilgileneceğim sonrasında. Yazılarıma devam edeceğim. Bugün seans almadım. Harika bir tiyatro oyunu, bitmek üzere neredeyse. Öyle heyecan verici ki benim için. Bitince ve pandemi de geçince!!!! Nasıl güzel olacak, olacak olanlar!!!

Günle birlikte akacağım işte böyle böyle.

Yemekler pişecek, iftar vakti hepsi yenecek:) Kahvesiyle beni okuyanlara gülümsüyorum şu an ve benim için de bir yudum rica ediyorum:) Her neredeysen güzel can, senin için de senden bir gülümseme rica ediyorum:) Oh! Alâââ!

Muhteşem Salı aksın bakalım!

Bakışlarımız ve hayallerimiz bugün bulutlarda…. Buluşacağız rüzgarla…. Görüşürüz o zaman:)

Sevgilerimle…

🙂

Reklam

Genişle! Çok Alem Ol! Yerin Dar Değil!!!’ için 4 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s