TUZDA OMLET:))

Tarabya denen, dünyanın bir yerinden herkese 09:19’lar! Gün burada harika aydı yine. Klasik bir uyanış, harikalar diyarından siparişler ulaşmadı “henüz” günüme. Benlik bir harikalık sarmış yine evreni. Hep olduğu gibi yani:) Rutin içindeki mucizeleri seçmece alıyorum sabahı ömrüme. Bunu hep yapıyorum ve de herkese sürekli tavsiye ediyorum. Dilerim işe yarıyordur şu içimdeki yaşama sevinci, daha güzel bir gün yapılandırmakta. Harfler sihirlidir. Ben yazarım, senin o güzel bakışların kabul eder ve ruhuna dokunur aydınlık, sıcaklık, umut. Böyle böyle daha bir gülümseriz ve her şey daha iyi olur. Domino böyle düştü İşte bu sabah. Gerisi harikalarla aksın akşama!

Korkunç tuzlu bir omlet:)

Klasik olarak mutfağa vardım kahvaltılık işler için. Dans ede, nefes ala, tavaya aktı çırpılmış yumurtalar. Tavayla yumurtalar arasında karamelize olmuş soğanlar, nasıllar amaaaa nasıllaaar! Miiissss! Kokusu yakın çevreyi sarmış bir lezzet, alıyor beni benden falan. Tabi reklam gibi bir coşku içinde ben, o tavaya tuzu, kaya taneciğinde serpmeyeyim mi? Serptim:) O serpiliş bana çeşitli tuz serpişleri de anımsatıyor bu arada amaaa cappuccinoooo siparişi vermiyorum mutfağımın tek başınalığında:) Kısacası ben diyeyim tuz ektim tavaya, sen de boca ettin caaanım omletin taaaa içine… Veeee ocak kapandı. Yanına da tulum peyniri azıcık. Tuz dedim azdır, tulum peyniri de koyayım da çivi çiviyle cebelleş etsin:) Tulum peyniri de tuzlu Arzuuuuuu! Hey senin sorunun ne?

Masanın üzerinde enfes bir tabak!

Oturdum sandalyeye. Ne hoş bir an. Vardır hani bazı restaurantlarda. Sen özellikle mekandasındır, özel bir davetlisindir. Mekanın sahibi aşçıyı masaya getirtir ve senin lezzet deneyimini sorar sana falan. O sırada aşçının gözlerinde kirpikler birbiriyle buluşmaz sana bakarken. Gözlerinin bebeklerinde bir ışıltı, gülümseme de çok yapışmış o hareketsiz duran surata, sana kırpmadan gözlerini bakmaktadır. Sen beğenirsin mesela o harikalar diyarından koşup gelmiş tabağı, aşçı derin bir nefes çeker, içine akan boncuk terleri toplaya toplaya. Mekan sahibinin de göğsü kabarır, onur, gurur her bir çooook güzel duyguyla. Yani öyle bir andayım bu sabah:) Yazan, yöneten, oynayan ve izleyen ben halde:) Bir çatal aldım ki omletten, sandım tüm Himalaya dağı dilimde damağımda:) Yaaa bu da mı nazar değil!? Öyle bir aşık oldum ki kahvaltı tavama… Tuz bastım resmen üstüne o caaanımmmm aşk omletin… Tuzlar hala kaya kıvamında bir de. Erimemiş:) Sanki akide şekeri kırılıyor dişlerimin arasında:) Yedim mi? Yedim:) Amaaaa tuzları az ittire ittire falan. Hatta böylelikle de bu sabah çok yavaş yedim omletimi. Zaten uzmanlar demiyorlar mı, yutmadan önce çiğne bir diye:) Ben bu sabah, sırf bu yavaş akıştan dolayı, daha bir lezzet aldım omletimden. Ne anladık buradan? Anda kalmak değerli:) Fark ede ede, o damağında kalan tadı tuzu sindire sindire yiyecekmiş insan meğer omleti. Yoksa masal gibi omletlermiş, her sabah yapılıp yenen. Bir varmış bir yokmuş:)))))

Ama yine de tadı tuzu dengede almak lazım:) İşin tuzunu çıkarmamak evla!

Tadı, tuzu kıvamlı bir gün ve ömür olsun can. Koştura yuta lezzetler, masal olmasın anlarımızda. Çok anlayarak alalım anlamlarımızı zerrelerimize. Kahvenin köpüğü, manzaranın tüm renkleri, kokuları, sesleri, insanın türlü türlü halleri, dolsun saatlerimize. Duyalım birini dinlerken “gerçekten”. Dokunalım eğer dokunuyorsak sevdiklerimize, ruhumuzla ruhuna kadar… Çok özlediklerimi öyle özlerim ki ben, sarılırım sarma sarışık…. Öyle bir sarılmak ki evrende başka bir benzeri olmayan. Öyle bir sarılmak ki gerçeği bile yalanlayan. Hani bir insan bir insana bu kadar sarılamaz dedirtirim de işte kişi ancak kendi hissi kadar hissedebilir bir diğerini. Bu yüzden can, ben kendimce anlatırım bildiğimi, hissettiğimi. Sen kendi tuzlu omletini yapacaksın illa. Ben derim akide şekeri o tuza, sen dersin bal börek? Kelimeler değişir can lakin önemli olan zaten hissetmek, hissettirmek. Ve dilerim bu sabah içimdeki yaşama sevincini, sevgiyi, tadı, tuzu, bulaştırabilmişimdir her bir zerrene. Gülümsersen, onaylarsın beni, ben de hissederim illa ki:) İşteeee böyleeeee! Alâ!

Çok güzel bir gün!

Sebep sadece var olmak! Daha güzel bir sebep yok! Evet var:) Elbette daha güzel sebepleri var yaşamın. Ama hayattaysan zaten şans hep var. Yani öncelikle, hayatta kal ve bunu farket. Daha mucizeli de olsun istiyorsan hayat, hadi bugün de elinden geleni yap! Maddende ve ruhunda varlıklarını armağanın say, gücün say ve karış dünyanın dönüşüne şöyle. Bugün birilerine iyi gel. Sev kendini ve herkesi. Eski defterleri açma! Yeni defterler al cicili bicili ya da ne bileyim kara kaplı karizmatik olsun defterin. Sen nasıl istersen amaaaa YENİ OLSUN!

Çok su iç!

Suyu israf etme, küresel sıcağız! Sen yine de fazla tuzlu yeme, ödem olmasın:) Tatlıyı da kaçırma fazla, o da yağ yapmasın, yaz diye bir mevsim var di mi:)? Dengede ol. Her lezzet var hayatın içinde. Hepsi şükürlük. Merhaba ve hoşçakal da bir denge işi. Birileri gidecek ki yenileri gelebilsinler. Evet insan bazen istemiyor ne bitirmek ne de başlamak. Fakat alman gereken yollar var ömründe. Durma! İlerle! Olanda ve olmayanda vardır bir güzellik, sloganımız:)

En güzel Perşembe hangi Perşembe? Tabi ki de bu Perşembe!

Gülümse:)

Görüşürüz o zaman:)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s