Yapraklar anlatır. İçinde tüm nefesleri gizleyen müziği ile ruhuna dokunur. Bir banktayım. Üzerinde İstanbul Belediyesi 2016 yazıyor. 2016… Bu tarih kimler için neler neler ifade ediyor kim bilir? Tarihler belli bir zamana kadar sadece “mutlu – özel” günleri anlatırlar. Yani şanslılar İçin bu böyle tabi ki. Doğum günleri, tanışma günleri, ilk sinema, ilk elele tutuşma, evlilik yıldönümleri, yeniyıllar, 14 şubatlar… Var da var yani.. “ Mutlu – Özel “ günler…
Sonra büyüyünce insan, ayrılışlar başlıyor o son eğitim alınan kurumdan mezuniyetle birlikte belki de..? Mezunsun, arkadaşlar dağılıyor. Evlendin, yine çevren değişiyor – iste ya da isteme – İş değiştirdin, yine yollar makas atıyor. Taşındın, boşandın, biri öldü:..? Bir şekilde belli bir süre sonra buruklaşıyor yaşamın tadı… Fermante oldukça, kaliteleniyor yaşam senaryon. Ama bu kalite içinde sen neler hissediyorsun??? Olgunlaşmak, şekil almak, bilmek. Hepsi de o sıcak süt gibi! Yakıyor ağzı hani süt:) Yoğurdu üfleyerek yiyenler ordusunda, sevgisizlik belki de bu yüzden hakim…
Yeniler hem cazip hem de şüphelidir. Her yeni şey heyecan verir bu yüzden. Her yeni de hüsran demek değil elbette. Ama işte istisnalar ve kaideler meselesi:) Bozulmuyor çoğunluğun yarattığı kurallar evrende.
Tarihler… 2020 mesela. Hepimizin tarihi, tüm mavi gezegenin… Benim ve oğlum ve abilerim ve Annemi tüm sevenler için ise daha da acı bir tarih…. Çünkü 1 Nisan 2020’de canım Annem bu boyutta olma yolculuğunu sona erdirdi… Benimle hala ama O’nu göremiyorum diye… İşte… Hayattayken, aynı boyuttayken “ lütfen “ sevdiklerinin kıymetini çok iyi bil….
Ve rüzgar….. Tüm oluşlarda hep varlar. Tüm sesleri iletiyorlar oradan oraya. Çiçekler dölleniyorlar, yaşamlar… Rüzgarı dinlemek bu yüzden her zaman çok huzurludur, yaşamlıdır…. Mesela rüzgarda çocukluğun vardır, gülmelerin, ağlamaların… İlk aşkına okuduğun şiirlerin vardır, kalbinin atışları ve yanaklarının kırmızısı hatta:) Annen vardır, ninnili sesi vardır rüzgarda… Baban vardır rüzgarda, senin için hani kahramandır, kocamandır falan – yani şanslıysan :)-
Rüzgarda senin kendine duyduğun güvenin vardır. Yollar içinde daha da artan ya da eksilen o kendine güvenin. Rüzgar sana bu yüzden aslında her zaman güç verir. Sana seni hatırlatır, senin üzerindeki yenilerin tozlarını siler süpürür.
Hareket vardır rüzgarda işte. Hareket. Yapraklar oynaşırlar, denizler, okyanuslar dalgalanırlar. Rüzgarda saçların uçuşur mesela:) Delikanlı bir tutam saçını hani kulağının arkasına götürür:) Ya da şu Marilyn Monroe eteği vardır – bayıldıııığııımmmm- 😉 Rüzgaaarrrr!
Pencerenin perdesini havalandıran rüzgar… Denizleri köpük köpük dalgalandıran rüzgar… Ne güzel şarkıdır… Bugün rüzgara bırak kendini. Tıpkı öylesine yolun kenarında kendiliğinden akan suya düşmüş bir yaprak gibi… Gökyüzünde öğlesine şekilden şekle giren bulutlar gibi… Usulca gölde süzülen bir sandalın ardında bıraktığı izler gibi bırak kendini kendiliğine… Rüzgarı hisset…
Ve şükret…. Bunları yapabilmek sadece nefesliler için mümkün…. Yerin yüzünde olabilenler için…. Yani renkler hala senin için varlar. Çal rüzgara ruhunu, resmet bu güne en muhteşem tablonu! Hadi! Rüzgarda buluşmak üzere…:)