“ Orda bir köy var uzakta. O köy bizim köyümüzdür. Gitmesek de gelmesek de. O köy bizim köyümüzdür lalalalalaaaaas lalalalalaaaaas “ diye bir şarkı vardır:) Bana göre bu şarkı, Covit’in şarkısıdır. Kesinlikle! Orda bir şey var uzakta:) Uzakta! Evet! Her şey uzakta!!!
Bilim açıkladı biliyorsunuzdur. Madde madde ile asla temas etmiyor. Sadece elektronlar birbiri ile karşılaşıyor. Ve aynı iki kutup (-) karşılaştığından da birbirlerini itiyorlar. Evet bu gerçek! Her şey atomlardan oluşuyor malum. Mesela bir bardak su içiyoruz. O bardağı elimizle tutuyoruz. Aslında tutmuyoruz. Elimizdeki atomların yörüngelerindeki elektronlar ile bardak üzerindeki atomların yörüngelerinde var olan elektronlar karşı karşıya gelip resmen itişiyorlar:) Bu durumda oradaki o itim kuvveti ile ne yapabiliyorsak yapıyoruz:)
Yaniiii birbirimizi sevmelerin en güzeli zaten gerçekten de uzaktan sevmek:) Bilim böyle diyor, ama hislerimiz herşeyi boşveriyor. Gerçek olan, hissettiklerimiz çünkü. Burada devreye Kuantumun derinlikleri girmeli ama hayır konumuz Covit! Covit demek, uzaklık demek. Dokunma! Yaklaşma! Kaç!
Covit’ten bu yana her şey uzağımızda kaldı. Market, Restaurant, yürüyüş parkurları, toplu taşımalar, iş yerleri, okullar, aileler, dostlar, komşular, sinemalar, tiyatrolar, konserler, doğumgünü & yeni yıl partileri, düğünler, bayramlar, çeşitli toplanma organizasyonları…. O kadar çok şeyden izole yaşar olduk ki… Orda o köyün uzakta oluşu yüreklerimize batar oldu..
Sokağa savaşa gider gibi hazırlanarak değil de öylesine pat diye çıkabilmelerimizin zenginliğini şimdi anladık. Kirlenmek güzeldir diye bir slogan vardı.. Onun değeri şimdi anlaşıldı. Kirlenmek gerçekten de güzelmiş… Hatta ne lütufmuş…
Korkmadan sokak simitçisinden simit alabilmek, gidip herhangi bir yerde çay içebilmek, – mesela vapurda…- Şimdi temassız oldu her şey… Sosyal mesafe dendi adına ve sosyal denen şey sadece kendisini sınırlandırma ifadesinde bir ad kaldı neredeyse…
Dersler, seminerler, kahveler, oyunlar artık her şey ekrandan ekrana. Güzel mi??? İstediğimiz kadar diyelim “İyi oldu”, “Oh oldu”, “İyiki de oldu” ama değil… Güzel değil. Bu paranoya asla güzel değil. Kargoculara, marketten sipariş getiren arkadaşlara bu “Canavar kapıya geldi!” muamelelerimiz asla güzel değil – ki en birincisi benim bu muamelecilerin…
Çocukların okullarına gidememeleri, büyüklerimizin böyle yalnız kalmak zorundalıkları, cenazede bile toplanamamak asla güzel değil. Eş dost şöyle Kocaman sofralar kurduğumuz günlerimize ezile büzüle geçirdiğimiz geceler, biri hapşırınca meteor düşecek kadar kaçıyor oluşlarımız gğzeeellll deeeğiiilllll…
Ama işte başa geldi bizler de herşeyden olduğu gibi bir yolunu bulmaklık ve alışmaklık gayretleriyle sığışıyoruz evlerimize… Evet covit bir çok şeyin değerini bize gösterdi. Evet evden çalışılabiliyormuşuz bu da harika. İnsanlar daha çok birlikte kalarak gerçekliklerini sınayabildiler. Boşanan boşanana oldular(!) Yalanlara son:)!
İçe dönüş ve hep isteyip de yapılamayan çok şeye yönelmek güzel taraf evet. Çocuklar evde anne baba görebildiler bu da müthiş. Ama yaşam kaygıları, işsizlik, işe gidip de hasta olma korkusu hepsinden öte… E peki ne olacak? Kimse bilmiyor… E o zaman hayatın anlamı mi bitti gitti???? Öyle de olmamalı…
Bence insan içinde bulunduğu durumu hazmettirirse, daha iyi hissedebiliyor. Etrafta görüyorum. Hiç tehlike yokmuş gibi yaşayanlar var ya da benim gibi resmen evden çıkmamayı hatta kapıyı pek açmamayı tercih edenler var. Zorunda olarak şartlara uyanlar da ayrı hikaye….
Covit’e duyulan korku herkeste başka tepkilere yol açtı. Ama asıl önemlisi bugün değil. Bu günleri yaşayan bizler acaba neye dönüşüyoruz? Ruhlarımız ne kadar sağlıklı? Herkes sadece ciğer sağlığını düşünüyor. Aman Covit bulaşmasın! Ama Covit ruhlarımıza bulaştı çoktan..! Buna ne yapalım??? Ben derim ki hazmedelim. Kabul edelim. Şimdi böyle günlerden geçiyoruz. Bize bunlar denk geldi:)
Yani virüs gerçek misentetik mi? Bilim insanları bu işlere bakarlar. Bizler şimdi olana olmayana amenna diyelim önce. Sonra da düşünelim. Bu süreçler bana maddi manevi ne yapar? Ve ek gelir getirebilecek neler yapabiliriz? Ne üretebiliriz? Bunlara yönelelim. Bunlara kanalize olursak korkuya daha az zaman kalır ya da sıkılmaya…
Nasıl olsa zaten bilimsel olarak bir şeye dokunamıyoruz:) Dokunmayalım. . Yağmurda aşkla dans edeceğimiz günler yine gelecektir, inanalım. Konserlerde en bağıran ses bizim sesimiz olacaktır yine. Ama şimdi rûhumuzu yormaktan vazgeçme zamanı. Bu önemli.
Plan şu. Yapabildiğin kadar ye! Çok oku! Yaz! Egzersizlerini ihmal etme! Sanal dünya içinde sana enerji veren herşeye ilgili ol! Yani sana iyi gelen yüzleri gör, sevmediklerinle internetsiz kal her daim:) – Çok pratik bu taraf hakikaten:) –
Düşün. Sen böyle bir dünyaya doğsaydın, asla sıkılmazdın, paniklemezdin. Farzet ki bu da senin yeniden doğuşun. Seçimlerin için netleştirildi bir dönem. Her şerde bir hayır gerçekten de vardır. Mutlaka Covitin de bir tarafı iyidir. Her insan kendindeki iyi tarafı bulmaya yönelirse bu şifa olur. Ruhun şifalı olması bedenin şifalı olması demektir.
Hazmediyoruz. Covit var. Tehlikeli. Hayatım kısıtlandı. Kabul ediyoruz. Evet bunlar hayatlarımızın gerçekleri. Kaybedenler de var bu arada… Yakınşarı Covit yüzünden diğer tarafa geçenler de var… Allah rahmetler eylesin inşallah… Hazmwdeceğiz. Kayıpları da… Hayatım getirdiklerini, hazmedeceğiz. Ruhumuza iyilik vermek için hazmetmemiz son derece önemli. Sonra bir bakacağız, Covit gitmiş:)
Covit geldi ve gidecek. Bu insanlığın yaşam yolunda bir isim. Biz dünya tarihinde önemli bir olaya şahitlik ediyoruz yalnızca. Büyük bir şey değil:) yalan dünya denmiş, boşa mi denmiş:)?
Tez zamanda git Covit! Hiç bir yere git ve hiç ol! Ruhen ve bedenen sağlıklı nice nice günlerimiz olsun dilerim…
cok güzel bir yazı olmuş yine.ellerinize sağlık….
BeğenLiked by 1 kişi
Ne güzel anlatmissiniz. Ruhunuza
BeğenLiked by 1 kişi
Ah.. Anlatana değil, anlattırana bak tam da buranın sözü sanırım… Çok teşekkürler🙏🏻 🌸
BeğenBeğen