Ölümsüzlüğün Formülü!

Naim Süleymanoğlu… Cep Herkül’ü… O zamanlar küçücük bir çocuktum. Ailece Naim Süleymanoğlu için heyecan duyduğumuz anları hatırlıyorum. O yıllar… Annemin henüz çok küçük olduğu güzel yıllar… Hani çerçeveler boş, hani Sezen’in şarkısının tıpkısının aynısı yıllar….

Hep düşünürüm zaten, hepimizin bu dünyaya belli bir görev için geldiğimizi. Yoksa hiç doktor, doktor olabilir miydi(!) Olamazdı! Kim ister sürekli hasta görmek? Gerçekleri konuşalım. Evet bu yüzden sonsuz kutsal bir meslek Doktorluk. Alkışlıyorum sağlık sektöründe çalışan herkesi ama herkesi. Her insan, içinde o görevi hissederek doğuyor kesinlikle. Bu yüzden şarkı söylediğini hepimizin bildiği güzel seslerin çocukları, koktuk tepelerinde şarkıcıları taklit ederek geçmiştir:)

Bugün filmini izledim Dev Adam’ın… Göz yaşlarımla alkışladım güzel yürekli soydaşımızı… Nasıl bir hayat… Çok yüce bir tarih kendisi ve tüm soyu, sülalesi için. Milletimiz için….Türkiyemiz için!

Neden mi cinnet diye bir şey var? Herkes dünyaya gelme sebebini bulamıyor ya da dünyalık görevini ifa edemiyor da ondan! Bazı coğrafyalarda insanlar bu konuda aşırı şanslıyken, bazıları da para eden işler peşinden gitsinler diye itekleniyorlar(!) “ İteklenmek” halk dilinde dürtüklenerek bir istikamete sevk edilmek! Hepimiz bir Ya da çok miktarda iteklendik, burası şaibesiz.

Dediğim gibi şanslı azınlık rica ediyorum göze gelmeden bir kenar bulup otursunlar. Zaten istediklerini oldular. Bıraksınlar da istediklerini olamayanlar konuşsunlar! Hadi! Konuşuyoruz a dostlar:)! Parlıyoruz ve akabinde sönüyoruz usulca… “ Hayatın Gerçekleri” adlı kanalı açıyor ve de hep beraber uyuşuyoruz sonra… Uyuşmazsan, uyuşamazsın ki(!) Uyum için uyuşukluk gerek! Aç bir hayatın gerçekleri vaazını, getir aklını başına ve görev falan boşver..! -ME…-

Bu duygular içerimde, bam telimin hemen de o dolaylarda kaynaşır iken izledim filmi… Çok duygulanırım yüreğinin sesini duyabilmiş insanların hikayelerine tanıklık ederken. Bir sahne ya da beyaz camda, karşı komşunun bilmem kiminde, bir gazetede veya sosyal medyada bıt diye çıkan bir haberde. Fark etmez… Hiç tanımadığım İnsan’ları, yüreğimle alkışlamaya başlıyorum duygu dola dola, tanıklık sandalyemde… Bravooooo! Ve de “ Cıııız” ile….. Yürek işte:)

Çok değerli bir film olmuş Naim Süleymanoğlu. Bu filmi yapmayı akıl eden, bu akla destek veren ve projeyi böyle başarılı hale getirmek adına çalışan, emek veren herkese tüm benliğimle teşekkürler.

O yıllara gitmek de ayrıca başka bir anlamlıydı benim için. Çok küçük olduğum yılları izlerken, o yılların kalabalığı yoktu yanımda… Annem…. Ve diğerleri….. Aile denen şey sonsuz evet. Ama ailenin en tatlı zamanları sanırım ya da bana göre evlilikler öncesi zamanlar:) Haneler yani hayatlar değişince, eski kalabalık gerçek anlamda azalıyor. İstediğin kadar bir araya gel sıklıkla. Annem derdi; “Kapının ardı gurbet” diye… Öyle de… Biz Annemle hiç ayrılmadık gerçi ama kardeşler kapının arkasına gittiler… Annem sonsuz yolculuğuna gittiğinden beri bana böyle filmler, kibritçi kızın kibrit çöpleri oluveriyor kaldırımda… Kış ve soğuk ortasında sıcacık anılara gidip, anlamla yaşamak… Ama kibrit çöpleri işte… Bitiyorlar hep….. Tam da o yollara daldığın anda…

Naim Süleymanoğlu… Ruhun şad olsun, mekanın cennet olsun… Gerçekten sen büyük çok ama çok yüce bir ruhmuşsun…

Filmde oğlumla alkışladık rekorları kırarken Naim… Ellerim hayalimde küçüldü arada… Annemin alkışlarının yanında… Oğlumun küçük elleriyle el ele tutuştu küçük hayalimin elleri aynı koltukta… Küçük hayalim Annemin kollarındaydı, oğlum kollarımda… Film bitti son kibrit çöpüyle birlikte, bizim salonda….. Zaman hayli geçmiş…. Naim bile gitmiş… Cızzz… Yürekten…..

Sonra bağladım kendimi yine hayata!

Zaman, hayatta akıyor… Naim Süleymanoğlu ölümsüz bu yüzden. Zamanda aktı az önce ve hala akıyor. Birini zamanına katarsan, seninle birlikte akar ve hayatta kalır. Annem gibi… Yani unutulmayanlar, ölmezler… Bu yüzden anılacak bir şeyler yapmalı insan. Ruhundaki görevi hissetmeli. Zamanda akmalı yaşarken , korkusuzca. Zamana bir şeyler katmalı anlamla.

Bu gün de akşam oldu. Bu günü ölümsüz kılacak ne yapabilirsin bir düşün. Ya da bugün ölümsüzleştirmek istediğin kim…? En değer verdiklerinle yaşamak ya da onları yaşatabilmek için kim bilir sondan kaçıncı akşamındasın…? Hem düşün hem de düşünme…

İyi akşamlar…..

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s