Ben Bir Hayat Rica Ediyorum Çayın Yanında!

Tavada sucuk kokusu, günlerden tatil ve zamanın adı yok. Rüzgarı üzerine çekiyorsun duvarların dışında, penceren ya da balkonunda. Güneşe gülücüğünü asıyorsun. O bile şaşırıyor bu umuda… Şarkıların hepsi senin. Onlar nereye çekerlerse seni, sen oraya. Müzikleri seçen sensin, sen tutuyorsun notaların ucundan, evreni kucaklıyorsun usulca. En güzel sahipliğin ve aitliğin ne olduğunu, anlıyorsun mırıldanırken şarkılarını. Yaşadığını fark diyorsun yumurtan ortadan çatladığında.

Filmi her açıdan çekebilirsin. Her repliği ve müziği koyabilirsin manzaralarına. Nasıl bir film izlemek istiyorsun dünlere baktığında?

Hepimiz şikayetçiyiz alınan ve alınmayan kararlarımızdan. Suyun akışı hiç aklımıza gelmeden..? Su gibi akıyoruz, lamsız cimsiz! Ne olacaksa o oluyor. Ne yaparsak yapalım… Kasvetli bir sabaha uyansak da bahçelerce çiçek açsak da kader cilveleriyle hep orada. Peki bu kader? Nedir? Hay cilvesi eksik kalasıca! Bu mudur cilve!? diyerek mi ısırılıyor o dudaklar, kısılıyor o gözler..?

Kader bilimci, psikayrist, medyum, astrolog, din alimi falan değilim. Bildiğim şey, kendi ömrüm ve sevdiklerimin yaşadıkları. Şunu çok iyi anladım ki ne istersen o oluyor. Gerçekten istediklerin, gerçekten sana geliyor. Sonra birden birşeyler bozuluyor. Ve istediklerin olmamaya başlıyor. Öyle çok olmuyor ki olanları yani mucizelerini unutuyorsun…

Hatırla! Hayatın boyunca hep ne isterdin okulda? Çocukken? Ne bileyim, herkesin hayallerini çok net hatırladığı bir yaşı, bir dönemi vardır. Sen? Konuştuklarım söylerler, “ Hep böyle bir hayatım olsun istedim.”, “ Hep bu şehirde yaşamak istedim.” , “ Hep….?” Ve oluruz. O ilk istediklerimiz genelde olur ama bizler o kadar “zaten oluyor “ havasındayızdır ki kıymet bilmeyiz… Olanları boş veririz. Bizim olanın hevesi geçer bizde… Birden istediklerimiz bizi mutlu etmemeye başlar. Hepimiz için demiyorum ama istediklerimizi elde ederiz ve aradığımız şeyin bu olmadığını anlarız çoğu zaman.

İşte o zaman başlar mutsuzluk!

Yana yakıla başka şeyler ister, kurtuluş çaresi aramaya girişiriz büyük bir PANİKle..! Ve asla istediklerimiz gelmez bize. O kadar gelmez ki istemekten bile vazgeçtiğimizde, şarkılar bile susar artık. Aradaki fark nedir? Neden eskiden olan güzel şeyler büyüdükçe olmamaya başlar? Temiz kalp mi? Hani çocukların ettiği dua kabul olur, kurduğu hayal gerçek olur. Bundan mı?

Değil!

Henüz mutsuzluğu öğrenmediysen, korkmadan hayal edersin. İçinde olmayacağına ya da olursa acaba mutlu olur muyum şüphesine dair bir endişen olmaz. Saf bir yürekle istersin olumsuz önyargı gibi korkunç bir engelin olmadığı için. Rahatça, huzurla yani güçlü bir enerjiyle. O zaman işte hayallerini gerçekleştirebilecek sihrin vardır her bir zerrende. Etrafına ışık saçanlar, içinde bu sihri asla vazgeçmeden taşıyanlardır… Büyüdükçe eksilen, inancındır. Korkuların da olabilirlik enerjinin vampiridir…

O zaman bu sabah ne yapıyoruz?!

Tavada sucuk kokusu! Yumurtanın kırılma sesini duyacak kadar rahat kafamız. Yani içimizde hesaplaşma falan yok. Tavaya bakarken, SOMURTMUYORUZ! Kuş seslerini içeriye davet ediyoruz. O pencereler, kapılar açılıyor! Açılıyor evrene karşı tüm kilitlerimiz. Gülümsüyoruz güneş içimizde. Kaybettiklerimize ve varlıklarımıza sarılıyoruz. Birbirinden ayırmıyoruz yokluğu ve varlığı. Hayatın kendisi olduğunu kabul ediyoruz ve zamana adını koymaktan vazgeçiyoruz.

Boşveriyoruz kaç yaşındayız, kaç defa aşık olduk, kaç defa bayram göreceğiz…? Saymıyoruz! Muhasebe yok! Tavada belki sucuk bile yok. Belki onu alacak para bile yok ya da belki de Bora Bora adalarındayız şu an. Köpek balıklarını bu sabah niye besleyemediğimizi düşünmüyoruz(!) Yani dolusuna bakıyoruz hayatın. Çıfıt çarşısı reyonlarına değil, hayra dalıyoruz her nefesimizde. Her yer hayırlarla dolu görebilene…

Tavada sucuk kokusu… Havada aşk kokusu… Günlerden hayat. Mevsimlerden hep en sevdiğin hangisiyse o. Filmine sahip çık bu sabah. Kaderin cilvelerine takılma. Sesini dinle. Neyi nasıl söylediğine yürek ver. İç sesinin kötülerini at gitsin. Değmeyen şeylere değer vere vere kendinden kaybetme. Zaman kaybetme!

Kap tavanı şimdi! Ey Kadın! Ey Erkek! Toplanıp da İNSAN olalım bu sabah! Yaşamaklık bir muhtaçlıkla… Hepsi bu:)

Reklam

Ben Bir Hayat Rica Ediyorum Çayın Yanında!’ için 10 yanıt

  1. Ne kadar da bizden olanı, yapamadığı şekilde ve o güzeliolmuşsun yine Arzu’cuğum🙂yürek dolusu teşekkür ve sevgimlem üslubunla gözlerimizin önüne sermiş duygularımıza tercüman ❤️

    Liked by 1 kişi

    1. Değerli varlığınızın yansımasıyla nasıl da mutlu oldum🙏🏻 Çok teşekkür ediyorum🙏🏻 Yüreklerimiz hep aynı şarkıyı söylüyor. Daima sevgilerimle🙏🏻❤️

      Beğen

  2. “Hep iyi niyetimizden kaybediyoruz!”
    Hayır, öyle değil!
    Böyle diye diye iyi niyetli insanları kaybediyoruz.
    İyi niyetliler asla kaybetmez, Allah iyi niyeti zayi etmez.
    Kötüler ve kötü niyetliler daima kaybeder.
    İyi niyetli olalım, kaybımız en büyük kazancımızdır!

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s