Merhaba dünya! Merhaba evren! Benim çilekli çiklet pazartesim gelmişşş! Ohhh, o zaman çiğneyelim şöyle patlata patlata saatleri ne dersin?!:) Nasıl bir duygu durumundayım acabaaa? Neşeli? Sıkılmış? Heyecan dolu? Aslında her sabah hepsiyle birlikte uyanırız. İçinde her duygu vardır, sen sadece alıştığını seçersin. Mutsuzluk giyinirsen sürekli, yeni sabahında da onu istersin. Bu döngüyü değiştiren bir şeyler ararsan, daha mutlu bir sabaha gülümsersin. Bunun için çeşitli şeyler yapabilirsin. Mesela ben bu sabah canım arkadaşımla saati bulan laflamalar yaptım:) Ohooo şimdi de ciklet ettim hafta başını:)
Peki sana ne iyi geliyor ey insan?
Kendine iyi gelen bir şeyleri bulsana bugün. İyi bir şey olsun bu. Fındık fıstık, börek çörek gibi yağlandıran şeylerden bahsetmiyorum. Yaza yaklaşıyoruz malum. Denize yakışasımız olsun di mi azıcık. Şekil şemal önemli mi ki? Belki? Kendine bak aslında. Kendin önemlisin. Sen kendinden memnunsan, sorun yok. Ama sağlık açısından mutlaka ama mutlaka, fındık fıstık, börek çörek mesafene bakman gerekli. Göbekten dönmelisin, görünür bir göbeğin olmadan önce:)))
Mutlu bir pazartesi…
Biliyorum, harflerime dokunan nice nice güzel varlık, şu an birbirinden farklı hikayelerde. Güzel bir pazartesi olmayabilir herkes için. Burada demek istediğim şey, her şeye rağmen güzel olmalı pazartesi. İşsizsin, şişmansın, ayrıldın, hastasın, birini kaybettin, sınavlar var, borçlusun, yaşın çok büyüdü, henüz çok küçüksün, aldatıldın… Bu böyle gider. Hepsi dünyalık haller. Bazıları da içinde koca bir boşlukla ilerler ömürde. Bilmez de ne oluyor. Sadece biraz şaşkın, biraz mutsuz… Neden diye soramayacak kadar da farkındalıksız… Çeşit çeşitiz evrende. Ortak istek ne peki? İlk yıllarımıza dönebilmek… Yani o eskilere…
,Dünyada oluşumuzun ilk yıllarına dönebilmek… Evet.
Mutlu ya da mutsuz ama daha güçlü olunan yıllar. Her zaman daha dün, daha mutlu zannedilir. Doğrudur da bu. Biriktirdiğin şeyler, sana dünü özletir olmuş ise bu çok normaldir. Eksiliyoruz yaşamda yol aldıkça. Hayalden, aileden, enerjiden… Ama bir taraftan da çoğalıyoruz yine aileden, bilgiden, farkındalıktan. Bunları birbirine dengelediğinde daha mutlu oluyor insan. Hepsi birbirine karışınca da kayıp kalıyor zamanda… Yolunu bulma çabasında debeleniyor… Issız adam ve ıssız kadınlar hep buralı hemşeriler birbirlerine…
Sen nasılsın?
O ilk yılları çok özlüyorsan ve gününde kendini eksik hissediyorsan, kendinle bir yolculuk tavsiye ederim sana can… Kendin olduğun bir dünyanın içinde, kendinle yeniden tanışıp barışmanı fısıldayabilirim sana harflerimle… Biliyorsun, her zaman işaretler vardır. Belki de bu sana ait bir işaret. İçindeki sesi dinlemen için bir uyarı. “Dikkat! Dikkat! İç sesine kulak ver! Tüm sorular ve cevaplar içinde!” Duydun mu?:)
Nasıl dinlenir ki bu iç ses?
Bugün kendine bir alan belirlemekle başlayabilirsin işe. Sadece kendine özel bir alan. Burası senin hayalinde de olabilir kendine ait oluşturduğun bir oda şeklinde de olabilir. Burası her zaman en dürüst olduğun yer olacak. Çıplak kaldığın belki ya da ağladığın bir yer. Kimselere anlatamadıklarını dinleyen eşyaların olacak burada ya da sadece duvarların. Güç merkezin yani. Nasıl fikir? Eğer illa bir somutluk arıyorsan yani bu alanı hayalinde canlandıramıyorsan, aynı zamanda kendine bir oda da yapamıyorsan çeşitli sebeplerden ötürü, o zaman yaşadığın yerde bir alan mimle. Mesela burası balkonun köşesi ya da banyo olsun. Mutfak ya da yatak odanın bir köşesi olsun. Bir çadır al eve tek kişilik ya da bir çocuk oyun çadırı al. Burası olsun. Sen nasıl istersen, nasıl tasarlarsan. Önemli olan orası sana bir koruyucu alan duygusu versin. Sadece senin enerjinle sarmalanmış, korunaklı alanın…
Hayal kurabilirsen…
Oh, istersen şelalelerden bir cennet tasarlarsın kendine, istersen Everest’in tepesine atarsın bir koltuk! Hayal edebilirsen, bunda hiç sınır yok işte. Sana tek tavsiyem, hayal ederek bir alan oluşturuyorsan şayet, mutlaka çok detaylı kur hayalini ve hep aynı yere gitmeye özen göster. Çünkü ancak böyle bağ kurabilirsin hayali güç alanın ile.
Ne olacak sonra?
Burada şarj olacaksın. Bu alanda kendinle konuşabileceksin ve bu sayede daha iyi hissedeceksin. Korkularını, istediklerini, kalbinin sesini dinleyebileceksin. Bu da sana eksi ve artılarını farkettirecek. Sen de buna göre yön vereceksin yelkenine. Rüzgarı hissedersen, enerjini doğru kullanabilirsen, hedeflediğin sahillere gidebileceksin.
Pazartesi pazartesi neler neler döküldü böyle:)
Öyle ama. Pazartesiler başlıyor ve bitiyor. Arada bir şeyler değişmesin mi? Daha iyi olsun bence her şey. Bunun için de kalbinin sesini duyabilir hale gelmen şart! Bu haftaya böyle başlayalım mı hep birlikte? seni kendin olmaktan vazgeçiren, enerjini tüketmek için çalışan her kişi ve olaydan kaçmak ister misin bugün ve bir ömür? Kim olduğunu bilmek, andaki kendinle tanışmak ister misin? Öyle keyifli ki! Tadı dudaklarına gülümseme sürer… Sen daha güzel ve yakışıklı olursun böylelikle. Kalbini hissedersin. Hayatta olduğuna inanırsın. Ve eğer hayattaysan da istediğin her şeyi yapabilecek zamanın var demektir.
Bugün kahveni mutlu yudumla. Ve mutlu yudumlarını da farket.
Çünkü bilincinde olmadığın her şey sadece suya yazılan yazı gibidir. Bilinçli iç kahveni de gülümsemeni de:) Gülümseme içilir mi hiç? İçilir elbet. Hem de çoğaltır sendeki neşeyi o yudum yudum içilen gülümsemeler. Sen bugün hem kendi gülümsemeni hem de evrenden sana yansıyan o güzel enerjileri bilincinle yaşa ve iç hepsini. Ömrün çok olsun mutluluklarınla birlikte.
O zaman, harika bir hafta başlasın bakalım! Evet başlasın! Kamera! Kayıt!
Bol şans hepimize:)
Sevgilerimle…
🙂