Öyle güzel ki gün. Isıtıyor mavisindeki sarı. Her yer bir şenlikli. Ağaçlar gelin oldular yine.. Annemin gelinleri hepsi. Ne vakit bahara çıksak öyle nefes almalık, bakışlarıyla Özlem giderirdi bahardan gelinleriyle Annem. Ağaçları süsleyen bahar çiçeklerine gelin deyişi, gelin ederdi yeşil gözlümü… Ben de bizim gelinin, o eteklerini tutan nedimesi…
Mis bir günde yazıyor olmanın cıvıltısındayım.
Bilmiyorum sen ne yapıyorsun şu an. İçimde kıştan kalma bir üşenme var, bunca bahara rağmen. Dışarı çıkacağım ama bir türlü hazırlanamıyorum. Sanki tek bedende çok kişiyim gibi:))) Mağara kaçkını derler bizde, öyle medeniyetten uzak yaşayan ve hissedenler için:) Evlerde kala kala azıcık mağaza kaçkını mı olduk nedir? Normal şartlarda böyle bir havada ben kim bilir neler neler yapardım? Aslında tam da Büyükada’nın mevsimidir bu mevsim. Saçlara papatyalardan taçların yapıldığı ıssız olmayan ada:) Ada bu, saç da bol papatya da. Ama İşte yapanı var mı?
Canım babam…
Saçlarıma papatyadan çok taç yaptı benim Büyükada’da… O zamanlar bacak kadar boylardayım:) Papatyalar arasında yuvarlanıp duruyorum. Ne kene biliyoruz ne covit. Her yerde mutlu insan sesleri… Mangallar tütüyor… Çamlar nasıl da güzel kokuyorlar… Deniz her taraf… Çam ağaçlarının arasından görünen güzel İstanbul’umun denizi, nasıl da yakışıyor bakışlara… Herkes nasıl da hayran martı seslerine de her şeye de…..
En son yıllar önce gittik adaya.
Bir de baktım herkesin saçında papatyadan taç. Allah Allah dedim? Bugün papatyadan taç bayramı mıdır , nedir? Meğer papatyadan taç yapan ve de satan bir zeki ve çevik Türk genci duyuyormuş köşenin başında:) Aferin tabi. Papatyadan taç yapmayı bilmezler sarınca alemi, anlam da ticarete dökülmüş besbelli. İyi ki de dökülmüş Yani. Yoksa benim İpek saçlarım, taçsız kalacaktı büyüdü diye:) Şimdi ne zaman istersem, tacım tepemde:))) Olsun, bu da bir şey. Şükretmek gerek… Sen hep köşede dur taç satan küçük abi…
İçim böyle böyle hem cıvıldıyor hem de gayet güneşe uzanmış haldeyim:)))
Evet güneşe uzandım boylu boyunca. Gözlerimi kapatınca şu an plajdayım:) Hissettiğini yaşıyor insan. Gittiğini, gördüğünü değil. Yani bir şeyi yaşamak istersen, onu her zerrende hissetmen aslında yeterli. Nasıl ki hoşnut olmadığın bir şeyler varken o yerin ne tadını ne tuzunu alamazsın, öyle düşün. Tersini düşün. Bazen en güzel yerde o yeri sana zehir edenler vardır. Bazen de çoook harikadır her şey ama covit vardır:) Ben şimdi adadayım hayalen. Yani ruhen adada, madden odada(!)
Yaaaniii sen şimdi benim gibi hayal et:)
Nerede olmak isterdin? E gidilmiyor bu zamanlar. Mesela adaya gidemiyorum. O zaman ben de ne yapıyorum? Uzanıyorum güneşe… Kapıyorum gözlerimi… Köşede duruyor taçcı başı, her yerde çimen… Mis gibi kokuyor adanın çamları. Hepsini hayalimde yaşarken, güneş içiyorum d d:) Ne kaybederim? Ne kazanırım? Bu iki soruyu sor kendine. Göreceksin, güneşe bırakmak ruhu ve hayallere dalmak, çoook güzel şeyler kazandıracak sana da bana olduğu gibi. Dene ve yaşa!
Mağara kaçkını halimden havalar ısındıkça kurtulmayı hedefliyorum.
Bakalım hedefi kaçtan vuracağım artık hep birlikte göreceğiz:) Birazdan kalkıp aşçı rolüme bürüneceğim. Anneannemin acılı patlicanını hayal edeceğim ramazanlarda yaptığı. O zamanlar oruç tutmayı, acılı patlican yemeği zannederdim. Sahurda herkes kalkardı, ben de uyanırdım arada. Bana “Daha erken, sen uyu bakiiim” derlerdi. Sofrada da acılı patlican yemeği:) Yemek isterdim, çok acı diye vermezlerdi. Ve ben de bir kurguyla olayı çözmüşüm o zamanlar:) Oruç= acılı patlican yemeği:)
Büyüyünce anladım
Oruç tutmak, başka bir şeymiş. Acılı patlican yemeği de sadece anneannemin elinden ooooo kadar lezzetliymiş…
Aradan hayli zaman geçti ve gün geceye ulaştı:)))
Şu an saat gece:) Gelen bir telefon ile ara verilen yazıya, aşçı tarafım mola verdirdi. Malum iftara yaklaşan saatlere böyle bir müdahale de kaçınılmaz idi:) Gönüller hep bir. Harflerimiz geç de kalsa. Bunu bilmek, ruhuma ne de güzellik…
Aslında yarım kalan yazıyı devam ettirmiyorum lakin bu defa böyle güzel bir günü ve bendeki aksilerini, kenara koyasım gelmedi.
Gün Cumanın ilk saatlerinde şu an.
Azdan sahura da varacak ay… Diliyorum tüm güzel niyetler, gök kapılarından girer içeriye. Yaradana ulaşır tüm dualar ve kabul olur. Muhteşem bir Cuma diliyorum şimdiden. İster kahvaltını kallavi yap, ister tatilde güneşleniyor ol, ister oruçlu bir cumanın keyfinden gülümse bana. Çok sevgiler her bir güzel ruha. Hepimiz yürek yüreğe en güzel sabahlara ve anlara varalım. Olur mu? Oldu bile her zaman olduğu gibi:) Ve bir gün Büyükada’da buluşalım. Pandemi geçince sözüm olsun, bir söyleşimiz de orada olsun… Ve bu güzel gecede bu niyetimiz de dilerim kabul olsun…
İyi geceler…
Sevgilerimle…
🙂